Connect with us

Yaşam Tarzı

Yaratıcılıktan kilo vermeye, şekerlemenin 4 faydası

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Uzmanlar, gün içinde kısa süre uyumanın genel anlamda sağlık ve üretkenliği artırdığını, genel uyku düzeni bozukluklarının giderilmesinde de önemli rol oynadığını belirtti.

Arada bir yapılan şekerlemenin faydalı olduğunu söyleyen uzmanlar, 45 dakikayı geçen şekerlemelerinse bedenin biyolojik saatini bozarak gece uyumayı zorlaştırabileceği konusunda uyardı.

Zihninizi yeniler

NASA’da askeri pilot ve astronotlar üzerinde yapılan bir araştırmada, 40 dakikalık bir şekerlemenin performansı yüzde 34, zihin berraklığını da yüzde 100 oranında artırdığı tespit edildi.

Gün içinde şekerleme yapmak, uyandıktan sonraki zaman aralığında dikkatinizi verme konusunda size yardımcı olacağı gibi rahatlamanızı da sağlayabilir.

Kalp rahatsızlığı riskini azaltır

2019’da Heart’ta yayımlanan bir araştırmaya göre haftada bir ya da iki kez şekerleme yapmak kalp krizi ya da inme riskini azaltabilir.

Çalışmada 35 ila 75 yaş aralığında 3 bin 400’den fazla kişinin, 5 yıl boyunca şekerleme sıklıklarıyla bunun kalp rahatsızlıkları üzerindeki etkisi incelendi.

Araştırmada haftada bir ya da iki kez, 5 dakika ila bir saat arası şekerleme yapanların, hiç yapmayanlara kıyasla kalp yetmezliği, inme ya da kalp krizi yaşama riskinin yüzde 48 azaldığı gözlemlendi.

Forma girmenizi sağlayabilir

2020’de Columbia Üniversitesi’ndeki Irving Tıp Merkezi tarafından düzenlenen araştırmada, uykusuzluk yaşayan kadınların daha fazla şeker eklenmiş yiyecekler, yağlı gıdalar ve kafein tükettiği belirlendi.

Kaliteli uyku uyuyamamanın, tokluk duygusu veren hormonları bastırarak açlık hissi yaratıp aşırı yemek yemeye neden olabileceği düşünülüyor.

Çalışmanın bulgularının önemli olduğunu ifade eden araştırmacılar, özellikle Kovid-19 döneminde kadınların obezite ve uyku düzensizliği riski yaşadığını ifade etti.

Ayrıca araştırmada gün içinde şekerleme yapmanın gece uyku kalitesini de genel olarak artırdığı belirtildi.

Yaratıcılığınızı artırır

2013’teki bir araştırmada, şekerleme sırasında beynin sağ lobunun işlevinde bir sıçrama yaratabileceği ortaya konmuştu.

Beynin bu bölgesi yaratıcılık, görselleştirme ve düşünmeyle ilişkilendirilirken, sol lobsa daha çok analitik işlemlerden sorumlu.

15 kişinin beyin hareketliliklerini inceleyen bilim insanları, şekerleme sırasında beynin sağ lobunun hem kendiyle hem de sol lobla kurduğu ilişkinin arttığını belirtti. Öte yandan, beynin sol tarafındaki hareketliliğin görece daha az olduğu gözlemlendi.

2020’deki bir çalışmadaysa, Çin’den 60 yaş ve üzeri 2 bin 214 kişinin beyin hareketlilikleri şekerleme oranlarına göre incelendi.

Katılımcılardan öğleden sonra 5 dakika ile 2 saat aralığında şekerleme yapanların zihinlerinin daha etkili çalıştığı gözlemlendi.

Kaynak: Independent Türkçe

Yaşam Tarzı

Mevsimsel duygudurum bozukluğu kış mevsiminde artıyor

Uzmanlar, sonbaharın gelmesiyle birlikte birçok kişide psikolojik değişimlerin başlayabileceğine dikkat çekiyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

Yaz mevsiminden sonra güneş ışınlarının azalmasıyla depresif durumlarda artışlar gözlemlenebileceğini belirten uzmanlar, özellikle havaların soğumasıyla beraber kişinin sosyalleşmesinin azalabileceğini kaydediyor.

Uzmanlar, kış mevsiminde dışarıda yapılan etkinliklerin azalması ve evde daha fazla zaman geçirilmesinin depresyonu tetikleyebileceğine işaret ediyor. Ayrıca, daha önce depresyon tanısı almış ya da bu duruma yatkınlığı olan kişilerde kış aylarında depresyonun şiddetli şekilde yaşanmasının ve tekrarlanmasının mümkün olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.

Kış mevsiminde sorumlulukların daha da artması, yaşam hızına uyum sağlamaya çalışma, programlarda yoğunluk ve günlerin kısalması gibi faktörlerin, kış depresyonunun yaşanmasına zemin hazırlayabileceğinin altını çiziyor. Bu nedenle uzmanlar, bu dönemde kişinin kendisine daha fazla vakit ayırarak psikolojik olarak kendini koruma altına alması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.

OKUMAYA DEVAM ET

Beslenme & Diyet

Fast food beslenme alışkanlığı depresyona sürüklüyor

Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, depresif bozukluklar için de beslenme alışkanlığının ciddi bir etken olduğunu kaydetti.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

Son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmaların bağırsak mikrobiyotasının önemini giderek daha fazla vurguladığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, bağırsak mikrobiyotasının, vücudumuzdaki bakterilerin büyük bir kısmını oluşturduğunu ve beyin ile bağırsak arasında önemli bir iletişim aksı sağladığını söyledi. “Böyle durumlarda beyin ve bağırsak karşılıklı mesajlaşıyorlar. Bu mesajlaşmalar kimyasal mesajlaşmalar oluyor.” diyen Prof. Dr. Tarhan, bu iki organ arasındaki iletişimde kimyasal, endokrin, bağışıklık ve sinir yoluyla mesajlaşma gerçekleştiğini, özellikle serotoninin bağırsaklarda da bulunduğunu kaydetti.

SIK SIK TUVALETE GİTMELER

Beyin ve bağırsak arasındaki iletişimde, kimyasal mesajlaşma yanında parasempatik sinir sisteminin de önemli bir rol oynadığını anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Beynimizde kin, öfke, nefret, korku, düşmanlık, kıskançlık gibi duygular olduğu zaman beyin kimyasal karışım üretiyor. Böyle durumlarda bağırsaklarda spazma oluyor, hızlı çalışma oluyor. Bağırsak tepki veriyor. Spazm, bulantı, sık sık tuvalete gitmeler oluyor. Uzun sürerse kabızlık gibi durumlar ortaya çıkıyor. Bağırsaktaki mikrobiyotanın sağlıklı olması önemli.” dedi.

Hızlı beslenme tarzı, yüksek karbonhidratlı ve işlenmiş gıdaların tüketilmesi, özellikle fast food ürünleri, hamur işleri ve kola gibi içeceklerin sık tüketilmesinin bağırsak mikrobiyotasını olumsuz etkileyebildiğini de kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Yapılan araştırmalar, bu tür beslenme alışkanlıklarının depresif ruh hali ile ilişkilendirildiğini gösteriyor. Bunları çok yiyenler daha kolay depresyona giriyorlar, daha kırılgan hale geliyorlar. Bu nedenle sadece diyabet hastalığı değil, depresif bozukluklar için de beslenme alışkanlığı ciddi bir etken. Ayrıca, uyku düzeni ve düzenli egzersiz yapma gibi faktörlerin de bağırsak sağlığı üzerinde büyük etkileri olduğu biliniyor. Günde 5 bin adım yürüyüş yapmak beyninle bağırsak dengesine katkı sağlıyor.” şeklinde konuştu.

“Sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel egzersiz, insanın temel ihtiyaçlarından biridir. Şehir hayatı ve modernleşme, özellikle plazalarda geçirilen zaman, bu sağlıklı alışkanlıkları olumsuz etkileyebilir. Ancak, bireyler kendi inisiyatifleriyle bu alışkanlıkları benimserlerse, ileri yaşlarda sağlık açısından rahat edebilirler.” diyen Prof. Dr. Tarhan, gençlerin genellikle sağlıklarıyla ilgili şikayetleri olmadığını söyleseler de koruyucu beden sağlığı, koruyucu beyin sağlığı ve koruyucu ruh sağlığı açısından sağlıklı yaşam tarzlarını benimsemeleri önemli olduğunu kaydetti.

OKUMAYA DEVAM ET

Yaşam Tarzı

Kronik hastalıklarla mücadelenin anahtarı: Sağlıklı yaşam

Kronik hastalıkların önlenmesinde erken teşhis, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve yeterli uyku büyük önem taşıyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

Uzun süren, tamamen tedavi edilemeyen ve bu nedenle sıklıkla tekrarlanan tedaviler gerektiren hastalıklar, kronik hastalıklar olarak tanımlanıyor. Büyük ölçüde ileri yaşlarda ortaya çıkan kronik hastalıklar arasında kalp-damar hastalıkları, nörolojik hastalıklar, kronik solunum yolu rahatsızlıkları, diyabet, kanser ve artık obezite de yer alıyor. Bazı kronik hastalıkların birbirini tetikleyebileceğine dikkat çeken Yataş Uyku Kurulu Üyesi, Dr. Dyt. Çağatay Demir, bu nedenle erken teşhis ve tedavinin öneminin altını çiziyor.

Dr. Dyt. Demir, kronik hastalıkların oluşumunda genetik yatkınlık, hava kirliliği, asbest maruziyeti, aşırı alkol tüketimi, düzensiz uyku, stresli hayat, sigara içmek, egzersiz yapmamak, fazla kilolu olmak ve sağlıksız beslenme gibi birçok faktör olduğunu söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 45-59 yaş arasını orta yaş olarak tanımladığını belirten Dr. Dyt. Demir, “Özellikle orta yaşla birlikte kronik hastalıklarda artış görülüyor. Bu riski azaltmak için sağlıklı beslenmeli, ideal kilo sürdürülmeli, aktif bir yaşam tarzı benimsenmeli ve sigara-alkolden uzak durulması şart! Uyku bu noktada diğer faktörleri de etkileyen bir özellik gösteriyor. Yapılan çalışmalara göre yeterli ve kaliteli uyku uyumayan bireyler; sağlıksız beslenmeye ve kilo almaya daha eğilimlidirler. Ayrıca yetersiz uyuyan kişiler gün içinde kendilerini daha halsiz ve yorgun hissettikleri için hareketli olmaktan da kaçınırlar. Bu nedenle özellikle orta yaş grubunda yetersiz uyku kronik hastalık riskini artırabileceği gibi, var olan kronik hastalıkların da seyrini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle sağlıklı bir yaşam için yeterli sürede ve kalitede uyku uyumak oldukça önemlidir” diyor.

OKUMAYA DEVAM ET

Trendler