Connect with us

Yaşam Tarzı

Yeni başlayanlar için “farkındalık” rehberi

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

A noktasında arabaya ya da otobüse atladıysanız, kendinizi oraya nasıl geldiğinizi ya da yol boyunca gördüğünüz ya da duyduğunuz herhangi bir şeyi kesinlikle hatırlamadan B noktasında yukarı çekerken bulduysanız, biraz dikkatli olabilirsiniz.

‘Otomatik pilot’ modunun panzehiri

Farkındalık, dini meditasyon geleneğine dayanan bir beceridir. Çoğumuzun bugün bahsettiği seküler farkındalık biçimi, Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki Stres Azaltma Kliniği ve Farkındalık Merkezi’nin kurucusu ve Nereye Giderseniz Gidin, Oradasınız’ın yazarı Jon Kabat-Zinn tarafından popüler hale getirildi. Dikkati, ‘Belirli bir şekilde dikkati vermek; bilerek, şu anda ve yargısız bir şekilde.’

Mutlu kimyasallarımızı artırır

Nörobilimdeki gelişmeler, farkındalığın faydalarının bilimsel olarak kanıtlandığı anlamına geliyor. Harvard Tıp Okulu’ndan yakın zamanda yapılan bir araştırma, sekiz haftalık bir farkındalık stresi azaltma kursunu tamamlayan bireylerin psikolojik refahta önemli artışlar bildirdiğini ve her ikisinin de serotonin gibi duygudurum artırıcı nörotransmitter seviyelerinin arttığını gösterdiğini buldu.

Beynimizi güçlendirir

Tıpkı ağırlık kaldırmanın kasları büyüyüp değişmeleri için çalıştırdığı gibi, farkındalık da beyinde, düşüncemizi veya kökleşmiş tepkilerimizi olumsuzdan daha olumluya doğru bilgilendiren şekli veya ‘bükümleri’ değiştirmemizi sağlayan yeni nöral yollar yaratır.

İyi tarafından bakmamıza yardımcı olur

Wisconsin-Madison Üniversitesi’ndeki bir araştırma, dikkatli olmanın beyin aktivitesi üzerinde ölçülebilir olumlu bir etkisi olduğunu buldu. Daha fazla refah yaşayan katılımcılar, sol prefrontal kortekste daha fazla aktiviteye sahipti. Depresyona daha yatkın olanlar sağ prefrontal kortekste daha fazla aktiviteye sahipti. Bir farkındalık kursu almak, bu aktiviteyi sağdan sola kaydırdı.

Bu sadece keşişler ve hippiler için değil

Son 10 yılda, farkındalık pratiğine ilişkin çok sayıda araştırma yapıldı ve tüm göstergeler, optimal bir zihinsel sağlık durumuna ulaşmada yardımcı olduğu yönünde. Meditasyon new age olarak görülebilir ancak etkinliğini kanıtlayan o kadar güçlü bir bilim var ki. Daha fazla insan bunu denemeye istekli.

Sizi daha üretken yapabilir

Odaklanma ve konsantrasyonun daha sakin ve huzurlu bir yaşam sürmemizi sağlıyor. Zihin çok meşgul olduğunda, sonuç stres ve yüksek kaygıdır. ‘Farkındalık, eldeki göreve konsantre olmakla ilgilidir. Sporda buna ‘bölgede olmak’ diyoruz.

Farkındalık meşgul insanlar için işe yarayabilir

Batı’da, zihni boşaltma ve benzeri kavramlarla mücadele ediliyor, ancak tüm konsantrasyon “yapma” eylemine veriliyor – ve meşgul olunduğu sürece ne yaptığınızın bir önemi yok. – bizi mutlu ediyor. ‘Yeri süpürmenize veya alışverişi boşaltmanıza yardım etmek isteyen bir çocuk düşünün – tamamen dalmışlar ve aktivitenin önemi yok. Yani ne yapıyorsanız, düşünün:

“Bunu yapabilirim; Yapacağım; Ben ki”.’

Yaşam Tarzı

Mevsimsel duygudurum bozukluğu kış mevsiminde artıyor

Uzmanlar, sonbaharın gelmesiyle birlikte birçok kişide psikolojik değişimlerin başlayabileceğine dikkat çekiyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

Yaz mevsiminden sonra güneş ışınlarının azalmasıyla depresif durumlarda artışlar gözlemlenebileceğini belirten uzmanlar, özellikle havaların soğumasıyla beraber kişinin sosyalleşmesinin azalabileceğini kaydediyor.

Uzmanlar, kış mevsiminde dışarıda yapılan etkinliklerin azalması ve evde daha fazla zaman geçirilmesinin depresyonu tetikleyebileceğine işaret ediyor. Ayrıca, daha önce depresyon tanısı almış ya da bu duruma yatkınlığı olan kişilerde kış aylarında depresyonun şiddetli şekilde yaşanmasının ve tekrarlanmasının mümkün olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.

Kış mevsiminde sorumlulukların daha da artması, yaşam hızına uyum sağlamaya çalışma, programlarda yoğunluk ve günlerin kısalması gibi faktörlerin, kış depresyonunun yaşanmasına zemin hazırlayabileceğinin altını çiziyor. Bu nedenle uzmanlar, bu dönemde kişinin kendisine daha fazla vakit ayırarak psikolojik olarak kendini koruma altına alması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.

OKUMAYA DEVAM ET

Beslenme & Diyet

Fast food beslenme alışkanlığı depresyona sürüklüyor

Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, depresif bozukluklar için de beslenme alışkanlığının ciddi bir etken olduğunu kaydetti.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

Son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmaların bağırsak mikrobiyotasının önemini giderek daha fazla vurguladığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, bağırsak mikrobiyotasının, vücudumuzdaki bakterilerin büyük bir kısmını oluşturduğunu ve beyin ile bağırsak arasında önemli bir iletişim aksı sağladığını söyledi. “Böyle durumlarda beyin ve bağırsak karşılıklı mesajlaşıyorlar. Bu mesajlaşmalar kimyasal mesajlaşmalar oluyor.” diyen Prof. Dr. Tarhan, bu iki organ arasındaki iletişimde kimyasal, endokrin, bağışıklık ve sinir yoluyla mesajlaşma gerçekleştiğini, özellikle serotoninin bağırsaklarda da bulunduğunu kaydetti.

SIK SIK TUVALETE GİTMELER

Beyin ve bağırsak arasındaki iletişimde, kimyasal mesajlaşma yanında parasempatik sinir sisteminin de önemli bir rol oynadığını anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Beynimizde kin, öfke, nefret, korku, düşmanlık, kıskançlık gibi duygular olduğu zaman beyin kimyasal karışım üretiyor. Böyle durumlarda bağırsaklarda spazma oluyor, hızlı çalışma oluyor. Bağırsak tepki veriyor. Spazm, bulantı, sık sık tuvalete gitmeler oluyor. Uzun sürerse kabızlık gibi durumlar ortaya çıkıyor. Bağırsaktaki mikrobiyotanın sağlıklı olması önemli.” dedi.

Hızlı beslenme tarzı, yüksek karbonhidratlı ve işlenmiş gıdaların tüketilmesi, özellikle fast food ürünleri, hamur işleri ve kola gibi içeceklerin sık tüketilmesinin bağırsak mikrobiyotasını olumsuz etkileyebildiğini de kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Yapılan araştırmalar, bu tür beslenme alışkanlıklarının depresif ruh hali ile ilişkilendirildiğini gösteriyor. Bunları çok yiyenler daha kolay depresyona giriyorlar, daha kırılgan hale geliyorlar. Bu nedenle sadece diyabet hastalığı değil, depresif bozukluklar için de beslenme alışkanlığı ciddi bir etken. Ayrıca, uyku düzeni ve düzenli egzersiz yapma gibi faktörlerin de bağırsak sağlığı üzerinde büyük etkileri olduğu biliniyor. Günde 5 bin adım yürüyüş yapmak beyninle bağırsak dengesine katkı sağlıyor.” şeklinde konuştu.

“Sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel egzersiz, insanın temel ihtiyaçlarından biridir. Şehir hayatı ve modernleşme, özellikle plazalarda geçirilen zaman, bu sağlıklı alışkanlıkları olumsuz etkileyebilir. Ancak, bireyler kendi inisiyatifleriyle bu alışkanlıkları benimserlerse, ileri yaşlarda sağlık açısından rahat edebilirler.” diyen Prof. Dr. Tarhan, gençlerin genellikle sağlıklarıyla ilgili şikayetleri olmadığını söyleseler de koruyucu beden sağlığı, koruyucu beyin sağlığı ve koruyucu ruh sağlığı açısından sağlıklı yaşam tarzlarını benimsemeleri önemli olduğunu kaydetti.

OKUMAYA DEVAM ET

Yaşam Tarzı

Kronik hastalıklarla mücadelenin anahtarı: Sağlıklı yaşam

Kronik hastalıkların önlenmesinde erken teşhis, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve yeterli uyku büyük önem taşıyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

Uzun süren, tamamen tedavi edilemeyen ve bu nedenle sıklıkla tekrarlanan tedaviler gerektiren hastalıklar, kronik hastalıklar olarak tanımlanıyor. Büyük ölçüde ileri yaşlarda ortaya çıkan kronik hastalıklar arasında kalp-damar hastalıkları, nörolojik hastalıklar, kronik solunum yolu rahatsızlıkları, diyabet, kanser ve artık obezite de yer alıyor. Bazı kronik hastalıkların birbirini tetikleyebileceğine dikkat çeken Yataş Uyku Kurulu Üyesi, Dr. Dyt. Çağatay Demir, bu nedenle erken teşhis ve tedavinin öneminin altını çiziyor.

Dr. Dyt. Demir, kronik hastalıkların oluşumunda genetik yatkınlık, hava kirliliği, asbest maruziyeti, aşırı alkol tüketimi, düzensiz uyku, stresli hayat, sigara içmek, egzersiz yapmamak, fazla kilolu olmak ve sağlıksız beslenme gibi birçok faktör olduğunu söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 45-59 yaş arasını orta yaş olarak tanımladığını belirten Dr. Dyt. Demir, “Özellikle orta yaşla birlikte kronik hastalıklarda artış görülüyor. Bu riski azaltmak için sağlıklı beslenmeli, ideal kilo sürdürülmeli, aktif bir yaşam tarzı benimsenmeli ve sigara-alkolden uzak durulması şart! Uyku bu noktada diğer faktörleri de etkileyen bir özellik gösteriyor. Yapılan çalışmalara göre yeterli ve kaliteli uyku uyumayan bireyler; sağlıksız beslenmeye ve kilo almaya daha eğilimlidirler. Ayrıca yetersiz uyuyan kişiler gün içinde kendilerini daha halsiz ve yorgun hissettikleri için hareketli olmaktan da kaçınırlar. Bu nedenle özellikle orta yaş grubunda yetersiz uyku kronik hastalık riskini artırabileceği gibi, var olan kronik hastalıkların da seyrini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle sağlıklı bir yaşam için yeterli sürede ve kalitede uyku uyumak oldukça önemlidir” diyor.

OKUMAYA DEVAM ET

Trendler