Connect with us

Haber

Türk bilim insanına ödül getiren hastalık: CHAPLE Sendromu

Genetik kökenli bağışıklık sistemi hastalıklarından biri olan CHAPLE Sendromu, hayatı tehdit eden ciddi bir sorun. Ancak bu önemli hastalık bir Türk bilim insanı sayesinde tarihe karıştı. Hastalığın hem tanısını hem de tedavisini bularak adını dünya tıp literatürüne yazdıran Prof. Dr. Ahmet Oğuzhan Özen, bu başarısını bir de ödülle taçlandırdı.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Geçtiğimiz günlerde bilim dünyası önemli bir başarıya tanıklık etti. Genetik kökenli bağışıklık sistemi hastalıklarına yönelik çalışmalar yapan Marmara Üniversitesi (MÜ) Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Oğuzhan Özen önce CHAPLE Sendromu’nu bularak tanımladı. Ardından da tedavisini keşfederek adını dünya tıp literatürüne altın harflerle yazdırdı.

Üstelik tüm bu başarıları nedeniyle Avrupa İmmünoloji Dernekleri Federasyonu (EFIS) tarafından verilen Eastern Star Award’ın (Doğu Yıldızı Ödülü) sahibi oldu.

Genetik kökenli bağışıklık sistemi hastalıkları, nadir olarak karşılaşılan hastalıklar olduğu için gerek teşhisleri gerekse tedavi süreçleri hayli güç. Bu konuda uzun yıllardır çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Özen’le genetik kökenli bağışık sistemi hastalıkları ve kendisine ödül getiren CHAPLE Sendromu’na ilişkin söyleşi yaptık.

 

Marmara Üniversitesi (MÜ) Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Oğuzhan Özen, Avrupa İmmünoloji Dernekleri Federasyonu (EFIS) tarafından verilen Eastern Star Award’ın (Doğu Yıldızı Ödülü) sahibi oldu. (Fotoğraf: AA)

Genetik kökenli bağışıklık sistemi hastalıkları denilince ne anlamamız gerekiyor? Bu hastalıklar nelere yol açıyor? Nasıl tespit ediliyor?

Genetik kökenli bağışıklık sistemi hastalıkları “primer immün yetmezlikler” olarak biliniyor. Doğuştan gelen bir genetik bozukluk nedeniyle bağışıklık sistemi normal işlevini yerine getiremiyor. Primer immün yetmezliklerin 500’den fazla çeşidi bulunuyor. Bu hastaların bağışıklık sistemi, mikroplara karşı gerekli şekilde yanıt veremediği için sık ve ağır enfeksiyonlar ortaya çıkıyor. Enfeksiyonlar, etkiledikleri organlara zarar vererek kalıcı hasarlara yol açabiliyor. Enfeksiyon yatkınlığı dışında tümörler ve otoimmün hastalıklar (bağışıklık sisteminin kendi dokularımıza zarar verdiği bozukluklar) giderek daha sık karşımıza çıkıyor. Primer immün yetmezliklerin çoğu henüz erken çocuklukta bulgu vermeye başlasa da erişkin yaşta ortaya çıkabilen tipleri de bulunuyor.

Hangi belirtiler primer immün yetmezlikleri işaret ediyor? Teşhis için nasıl bir yol izleniyor?

Yılda dört veya daha fazla kulak enfeksiyonu, yine yılda iki veya daha fazla sinüzit, iki ay veya daha uzun süren antibiyotik kullanımı, yılda iki veya daha fazla zatürre, büyüme ve gelişme geriliği, tekrarlayan doku veya organ apseleri, uzun süre devam eden ağızda pamukçuk veya ciltte mantar enfeksiyonu, enfeksiyonu iyileştirmek için damardan antibiyotik kullanımı, iki veya daha fazla derin doku yerleşimli enfeksiyon ve ailede primer immün yetmezlik öyküsü gibi belirtilerin primer immün yetmezlik açısından değerlendirilmesi gerekiyor.

Primer immün yetmezlik şüphesi olan bireylerde özel genetik testler ve laboratuvar analizleri uygulanıyor. Bu analizlerle hastaların bağışıklık sistemindeki belirli bileşenlerin eksikliği ya da işlev bozukluğu inceleniyor ve genetik mutasyonlar belirleniyor. Bu sayede hastalığın kesin tanısı koyularak tedavi planı oluşturulabiliyor.

Bu hastalıkların toplumda görülme sıklığı nedir? Tedavi edilebiliyorlar mı?

Primer immün yetmezliklerin her bir tipi nadir olarak görülüyor. Ancak hepsi bir arada incelendiğinde önemli bir sıklık ortaya çıkıyor. Türkiye’de primer immün yetmezlik sıklığı Avrupa ve Amerika gibi Batı toplumlarına göre daha fazla. Artışlarında akraba evliliklerinin önemli bir payı var. Bu hastalıklar ciddi ve hayatı tehdit eden durumlar olduğu için erken tanı hayati öneme sahip. Erken tanı koyulduğunda, henüz organ hasarı gelişmemişken hastalar immünoglobulin tedavisi ve koruyucu antibiyotikler gibi destekleyici tedavilerle koruma altına alınıyor. Ayrıca her bir spesifik hastalık için özgün tedaviler planlanıyor. Çocukluk çağı aşılamalarında, immün yetmezlik tipine göre bazı değişiklikler uygulamak gerekebiliyor. Bazı primer immün yetmezlik tipleri kemik iliği nakli ve gen tedavisi gibi yaklaşımlarla tedavi edilebiliyor. Günümüzde immün yetmezliği olan hastalarda kullanılabilecek çok farklı ilaç seçenekleri mevcut. Burada vurgulanması gereken nokta, tedavi başarısının erken ve doğru tanı ile yakından ilişkili olduğu…

Size ödül getiren CHAPLE Sendromu’na değinelim biraz da… Bu hastalığın tanısı da tedavisi de sizin başarınız… Peki CHAPLE Sendromu nasıl bir hastalık?

Bu hastalık, diğer primer immün yetmezlikler gibi genetik kökenli bir hastalık. CD55 isimli bir gendeki mutasyonlar sonucu ortaya çıkıyor. Bu gen, bağışıklık sisteminde fren görevi gören düzenleyici bir role sahip. CD55 geninde mutasyonu olan hastalarda (yani CHAPLE Sendromu) bağışıklık sisteminin bir kolunda aşırı aktivite ortaya çıkıyor. Hasta bireylerde “kompleman sistemi” adı verilen bu kol fazla çalıştığı için vücuda zarar verip özellikle bağırsaktaki lenf damarlarını bozuyor. Dolayısıyla bir yandan bağışıklık yetersizliği görülürken diğer yandan fazla çalışan bağışıklık elemanları kendi organlarına zarar veriyor. Bir nevi bağışıklık sisteminin ayarları bozuluyor.

Haber

YouTube, Avrupalı gençlerin fitness videolarına erişimini sınırlayacak

Video yayın platformu, belirli türdeki videolara tekrar tekrar maruz kalmanın gençlerin özgüvenine ve beden imajına zarar verebileceğini belirtiyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

YouTube, “belirli vücut tiplerini idealize eden” bazı sağlık ve fitness videolarına yapılan yönlendirmelerin sınırlandırılacağını açıkladı.

Gençler için en popüler sosyal medya uygulamaları arasında yer alan YouTube, izleyicinin daha önce izlediklerine benzer videolar öneriyor ve kullanıcıyı, izlenmekte olan video bittikten sonra yeni videolara yönlendiriyor.

Bu da insanların geri bildirim döngülerine girebileceği, arka arkaya birçok benzer video izleyebileceği ve zaman zaman daha aşırılaşan içeriklere yönelebileceği anlamına geliyor.

YouTube bu kısıtlamaları ilk olarak geçen yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) uygulamaya koydu. Platform şimdi de gençlik ve aile danışma komitesinin rehberliğinde Avrupa ve dünya çapında bu uygulamasını genişletiyor.

YouTube Health’in başında bulunan Dr. Garth Graham ve YouTube Youth’un(YouTubeGençlik) ürün yönetimi direktörü James Beser, yaptığı açıklamada, yeni kuralla birlikte gençlerin “kendileri hakkında olumsuz fikirler” oluşturmasının önüne geçmek istediklerini belirtti.

YouTube gençler için hangi videoları kısıtlayacak?

YouTube artık aşağıdaki niteliklere sahip videoların tekrarlanan önerilerini sınırlayacağını açıkladı:

  • Belirli fitness seviyelerini veya kilo gruplarını idealize eden
  • Belirli fiziksel özelliklerin karşılaştırıldığı ve idealize edildiği
  • Sosyal agresiflik, endişe veya kavga içeren

Graham ve Beser, bu tür içeriklerin “tek bir video olarak zararsız olabileceğini, ancak tekrar tekrar izlendiğinde bazı gençler için sorun yaratabileceğini” söyledi.

Sosyal medya beden imajını nasıl etkiliyor?

Geçen yıl yayınlanan ve 17 ülkeden 50 araştırmayı kapsayan bir incelemeye göre, sosyal medya kötü beden imajına, yeme bozukluklarına ve ruh sağlığı sorunlarına yol açabiliyor.

Bunun nedeni ise insanların kendilerini internette gördükleri diğer kişilerle kıyaslama, ideal vücut tipi olarak ince veya fit bir vücut standardını içselleştirme ve kendini nesneleştirme eğiliminde olmaları olarak görülüyor.

Tabi ki bu herkesin eşit şekilde etkilendiği anlamına gelmiyor.

Kadınlar ve kız çocukları, aşırı kilolular ve zaten zayıf beden imajına sahip olanlar sosyal medyadan en çok etkilenenler olurken, bedenleri hakkında iyi hisseden ve sosyal medya okuryazarlığı yüksek olan kişiler daha az etkileniyor. Bu araştırmacıların “kendi kendini sürdüren risk döngüsü” olarak adlandırdığı bir dinamik olarak biliniyor.

2021 tarihli bir çalışma “Fitspiration” topluluğu olarak adlandırılan fitness YouTuber’larının sağlıksız davranışları teşvik ettiğini ve izleyicilerin yorumlarda bu sağlıksız uygulamaları pekiştirdiğini ortaya koydu.

YouTube hali hazırda gençlerin yeme bozuklukları ve fiziksel kaygılar içeren bazı içeriklere erişimini kısıtlıyor.

Yeni politikası ile YouTube, intihar, kendine zarar verme ve yeme bozuklukları ile ilgili arama yapan kişileri kriz yardım hatlarına da yönlendirebilecek.

Şirket ayrıca güncellemeyi hazırlamak için Almanya ve Fransa’daki kuruluşlarla birlikte çalıştığını bildirdi.

Düzenleyiciler sorunla alakalı neler yapıyor?

YouTube ve diğer sosyal medya siteleri gençlerin ruh sağlığı ve refahı üzerindeki etkileri nedeniyle eleştiri oklarının hedefi oldu. Bazı hükümetler ise bu konuda önlem almakla tehdit etti.

Örneğin İngiltere’de iletişim regülatörü Ofcom, Mayıs ayında teknoloji şirketlerine algoritmalarının “kendine zarar verme” ve “yeme bozukluklarıyla” ilgili içerikler de dahil olmak üzere “çocuklara zararlı içerik önermesini” engellemek için adım atma talebinde bulundu.

Avrupa Birliği’nin 2022 yılında kabul edilen Dijital Hizmetler Yasası da teknoloji devlerini çocukların “sağlıklarına, fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimlerine” zarar verebilecek içeriklere erişimlerini sınırlamaya çağırıyor.

OKUMAYA DEVAM ET

Haber

Erken hasat edildi! Sütle karıştırınca öksürüğü kesiyor

Konya’nın Bozkır ilçesinde Toros Dağlarının zirvelerindeki arılıklarda bulunan kovanlara ayı dadanınca ballar erken hasat edildi. Sağlık açısından pek çok fayda sağlayan bal, tadıyla da severek tüketiliyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

OKUMAYA DEVAM ET

Haber

7 Eylül DMD Hastalığı Farkındalık Günü

Toplumsal farkındalık DMD hastalarının yaşamını kolaylaştırır

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

DMD Nedir?

Duchenne Musküler Distrofi (DMD), ilerleyici kas yıkımına neden olan ve yaşamı tehdit eden genetik bir hastalıktır. Denge sorunları, kaslarda zayıflık ve yürüme güçlüğü gibi belirtilerle görülen DMD hastalığı, 3 yaşından başlayarak erkek çocukları üzerinde etkili olur. Genellikle 10’lu yaşlarda yürüme yetisini kaybeden hastaların kollarındaki güçsüzlük artarak devam eder ve kalp ve solunum kaslarının tutulumu ve hızlı kas kaybı gibi ciddi sonuçlar doğurur. DMD hastalığının tedavisi bulunmasa da bazı yöntemlerle semptomları yönetilerek yaşam kalitesi arttırılabilir. 

DMD Aileleri Derneği’nin çalışmaları

DMD Aileler Derneği çocukların yaşam kalitesini artırmak, yaşam koşullarını iyileştirmek, toplumda farkındalık yaratarak sağlık, eğitim ve kamusal alanlarda karşılaştığı sorunları en aza indirmek için etkili ve güvenilir tedavilere erişimlerini sağlamak amacıyla kurulmuştur. DMD Aileleri Derneği, tüm dünyanın dikkatini DMD’li hastaların yaşadığı sorunlara ve çözüm yollarına çekebilmek için 7 Eylül “Dünya DUCHENNE FARKINDALIK GÜNÜ” kapsamında farkındalık yaratmayı amaçlıyor.

Mamak Belediyesi, DMD Hastası Ailelerin Sesini Sosyal Medyada Yükseltiyor

Mamak Belediyesi, Duchenne Kas Distrofisi (DMD) hastalığıyla mücadele eden ailelerin sesini duyurmak için sosyal medya kanallarını aktif bir şekilde kullanıyor. Belediyenin paylaşımlarıyla, hastalığın toplumda daha fazla tanınması ve destek bulması hedefleniyor. Sosyal medya platformlarında düzenlenen paylaşımlar, bilbord reklamları ve bilgilendirici içerikler aracılığıyla, DMD hastası ailelerin yaşadığı zorluklar ve ihtiyaçlar geniş kitlelere ulaştırılıyor. Bu sayede, hem hastalık hakkında bilgi sahibi olunması sağlanıyor hem de toplumsal destek ve empati artırılıyor. Mamak Belediyesi’nin bu önemli adımı, DMD Aileler Derneği’nin sesini daha etkili bir şekilde duyurmasına olanak tanırken, hastalığın tedavi ve destek süreçlerinde toplumun duyarlılığını artırmayı amaçlıyor. Belediyenin sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar, DMD hastası ailelere moral ve destek oluyor.

OKUMAYA DEVAM ET

Trendler