Connect with us

Haber

Neden eğlenirken çığlık atarız?

Published

on

Alejandra Mendoza, bu sözünü tutamadığı gibi kendisini tekrar tekrar lunapark treninde buldu.

Nefesleri kesen yükseklik, ani dönüşler, çıkış ve inişler, etraftakilerin bitmeyen çığlıklarının yarattığı korku hali, zamanla onda tam bir tutkuya dönüştü.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre, Koronavirüs salgınıyla mücadele eden ABD’de önümüzdeki günlerde lunaparklardan bazıları yeniden kullanıma açılacak.

California’da yetkililer lunapark trenlerine bineceklere virüs bulaştırmamaları için heyecanlarını kontrol etmeleri ve çığlık atmaktan kaçınmaları çağrısında bulundu.

Peki eğlenirken neden çığlık atarız ve çığlık kontrol edebileceğimiz bir şey mi?

Çığlık nedir?

Uzmanlara göre çığlık atma eylemi, “tamamıyla sözlü olmayan iletişim” türlerinden biri.

Emory Üniversitesi’ndeki psikoloji profesörü Harold Gouzoules, “Bağırmak, sesini yükseltmek anlamına geliyor ama aslında konuşmaya devam ediyorsunuz” diye açıklıyor.

Gouzoules, “Çığlık ayrı bir tür seslendirme şeklidir ve belli akustik özellikleri vardır. Saniyenin 4’te üçü ile bir buçuk saniye arası süren bu akustik unsurlar, çok yüksek sesle başlayıp yüksek seste devam eder” diye de ekliyor.

Yani çığlık, görece kısa süren, insanda tedirginlik yaratabilen, genliği ve tizliği yüksek bir yapıya sahip.

Neden çığlık atarız?

Evrimsel açıdan meseleye yaklaşan Gouzoules, çığlığın aslen yaklaşan avcıyı aniden korkutup kaçmak için zaman yaratma amacıyla ortaya çıktığını söylüyor.

Atalarımız dahil sosyal yaratıkların çoğu yakındaki aile bireylerini yardıma çağırmak için de çığlığı kullanıyordu.

Bir sosyal gruptakiler çığlık atmayı araç olarak kullandıkça, kimin çığlığı kime ait ayırt etmek de mümkün hale geliyordu.

Gouzoules, “Yakınlarınıza çığlık attığınızda nasıl bir ses çıkardığınızı öğretmek için ölümle burun buruna gelmeyi beklemenize gerek yoktu” diyor.

Lunapark trenindeyken beynimiz ve bedenimizde neler olur?

Adrenalin bağımlılarının çoğu, evrimsel teorilerden çok zevk alma olgusu üzerinden meseleye bakar.

Gouzoules’e göre, bu iki bakış açısı birbirinden bağımsız değil; beynimiz zevk duygusu sağlarken, hayatta kalma amacımıza da hizmet edecek şekilde evrildi:

“Günümüzde, ilk insanlardan farklı olarak her gün çığlık atmak zorunda kalmıyoruz ama zaman zaman tehlikede hissettiğimiz durumlar oluyor elbette” diyen Profesör Gouzoules, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Büyük ihtimalle atalarımız zamanında nasıl çığlık atıyorsa biz de onlar gibi çığlık atıyoruz. Farklı olarak, karşılaştığımız tehlikelerin türleri bu kadar ciddi ve yaygın değildi ancak dünya karşısında hayatta kalmaya çalışırken çığlık halen önemli bir yer tutuyor.

Gouzoules, atalarımız, örneğin bir şelale ya da volkana çok yaklaştıklarında çığlık atarken, modern dünyada çığlık atmaya neden olan daha farklı örnekler olduğunu belirtiyor.

Lunaparklar ve eğlence parklarını örnek veren Gouzoules, “Kalbiniz hızla çarpmaya başlar, tansiyonunuz yükselir ve güvende olduğunuzu bildiğiniz halde, benzer fizyolojik belirtiler ortaya çıkar. Bir birikme yaşanır ve çığlık ile rahatlama gerçekleşir” diyor.

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haber

Karşınızdaki beden dilinizi taklit ediyorsa yalan söylüyor olabilir

Published

on

Birinin size yalan söylediğini nasıl anlayabileceğinizi hiç merak ettiniz mi? Yeni çalışma, yalancıların kendilerini fiziksel göstergelerle açığa vurduğunu iddia ediyor.

Rotterdam Erasmus Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, kablosuz ivmeölçer kullanarak diğer katılımcılarla bire bir görüşmeler yapan yaklaşık 50 üniversite öğrencisinden oluşan grubun baş, göğüs ve bilek hareketlerini kaydetti.

Konuşmalardan önce öğrencilerden 5 dakika içinde tahta bir bulmacayı çözmeleri istenmişti. Ancak öğrencilere görevin verilen zaman zarfında tamamlanamayacak kadar karmaşık olduğu söylenmedi.

Doktor Öğretim Üyesi Sophie van der Zee, öğrencilerin bulabilmesi için odaya bulmaca çözümleri yerleştirerek onları görev esnasında hile yapmaya teşvik etti. Daha sonra, başını belaya sokmak istemediğini iddia ederek cevapları “yanlışlıkla” ortalıkta bıraktığını denetmene söylememelerini istedi.

Ardından araştırmacılar, kaydedilen bu öğrencilerden başka bir öğrenciye bulmacayı nasıl çözdüklerini anlatmalarını istedi. Van der Zee’nin rica ettiği şekilde yapmaları diğer öğrenciye yalan söylemeyi gerektiriyordu.

Van der Zee’nin ekibi, bir öğrenci yalan söylerken hareketlerinin konuştuğu kişinin hareketlerini yansıtma eğiliminde olduğunu keşfetti. Eğer gerçeği söylüyorlarsa, hareketleri farklı olma eğilimindeydi.

Van der Zee, New Scientist’e verdiği demeçte, “Yalancılar genellikle davranışlarını doğruyu söyleyenlerinkine benzetiyor fakat bu taklitçi davranış manipüle etmeye bile çalışmayacakları bir şey çünkü farkında değiller” dedi.

Bu da, yalanı tespit etmek için ilginç bir işaret olabilir.

Araştırmacıya göre katılımcıların vücut hareketlerini taklit etme nedeni “bilişsel aşırı yük” esnasında yalan söylemenin çok fazla dikkat gerektirmesi ve taklit etmenin beyni daha az yorması olabilir.

Ekip, yalan söyleyen öğrencilerin karşısındakinin hareketlerini farkında olmadan tekrar ettiği sonucuna vardı.

Çalışmanın yazarları, “Bilgi almak için doğrudan sorulduğunda görüşmeciler de dahil hiçbir katılımcımız, kasıtlı olarak taklit etmekten bahsetmedi ki bu da böyle bir senaryoda sözel olmayan koordinasyonun bilinçsiz, otomatik yanlarının altını çizdi” diye yazdı.

Kaynak: Independent Türkçe, Çeviren: Ata Türkoğlu

Continue Reading

Haber

Bunny Girl Senpai 2. Sezon Ekim de Japonya da vizyona giriyor.

Published

on

Ünlü japon novelinin anime uyarlaması 2. sezonu ile geri dönüyor.

Continue Reading

Trendler

maksatsaglik.com Anemon Dijital Tarafından yapılmıştır.