Connect with us

Hastalık

Kireçlenme (Osteoartrit) Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey (1)

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Kireçlenme (Osteoartrit) nedir?

Osteoartrit (OA), en yaygın kronik (uzun süreli) eklem hastalığıdır.

Bir eklem, iki kemiğin bir araya geldiği yerdir. Bu kemiklerin uçları kıkırdak adı verilen koruyucu doku ile kaplıdır. OA ile bu kıkırdak parçalanarak eklem içindeki kemiklerin birbirine sürtünmesine neden olur. Bu ağrıya, sertliğe ve diğer semptomlara neden olabilir.

OA, her yaştan yetişkinde ortaya çıkabilmesine rağmen en sık yaşlı insanlarda görülür. OA ayrıca dejeneratif eklem hastalığı, dejeneratif artrit ve yıpranma artriti olarak adlandırılır.

Osteoartrit nedenleri

OA eklem hasarından kaynaklanır. Bu hasar zamanla birikebilir, bu nedenle yaş, osteoartrite yol açan eklem hasarının ana nedenlerinden biridir. Yaşlandıkça, eklemlerinizde daha fazla aşınma ve yıpranma olur.

Eklem hasarının diğer nedenleri arasında şunlar gibi geçmiş yaralanmalar bulunur:

  • yırtık kıkırdak
  • çıkık eklemler
  • bağ yaralanmaları

Ayrıca eklem malformasyonu, obezite ve kötü duruşu içerir. Aile öyküsü ve cinsiyet gibi belirli risk faktörleri osteoartrit riskinizi artırır. OA’nın en yaygın nedenlerine göz atın.

Osteoartrit ve kıkırdak

Kıkırdak, kemikten daha esnek ve daha yumuşak olan sert, lastiksi bir maddedir. İşi, eklem içindeki kemik uçlarını korumak ve birbirlerine karşı kolayca hareket etmelerini sağlamaktır.

Kıkırdak bozulduğunda bu kemik yüzeyleri çukurlaşır ve pürüzlü hale gelir. Bu, eklem içinde ağrıya ve çevredeki dokularda tahrişe neden olabilir. Hasarlı kıkırdak kendi kendini onaramaz. Bunun nedeni, kıkırdağın herhangi bir kan damarı içermemesidir.

Kıkırdak tamamen yıprandığında, sağladığı yastıklama tamponu kaybolur ve kemik üzerinde kemik teması sağlar. Bu, yoğun ağrıya ve OA ile ilişkili diğer semptomlara neden olabilir. İşte kıkırdak, eklemler ve osteoartrit hakkında bilmeniz gerekenler.

Osteoartrit semptomları

OA herhangi bir eklemde oluşabilir. Bununla birlikte, vücudun en sık etkilenen bölgeleri şunları içerir:

  • eller
  • parmak uçları
  • dizler
  • kalçalar
  • omurga , tipik olarak boyunda veya alt sırtta

Osteoartritin en yaygın semptomları şunları içerir:

  • ağrı
  • hassasiyet (bölgeye parmaklarınızla bastırırken oluşan rahatsızlık)
  • sertlik
  • iltihap

OA ilerledikçe, onunla ilişkili ağrı daha yoğun hale gelebilir. Zamanla eklemde ve çevresinde şişlik de meydana gelebilir. OA’nın erken semptomlarını tanımak, durumu daha iyi yönetmenize yardımcı olabilir.

Şiddetli osteoartrit

OA, 0’dan 4’e beş aşamalı ilerleyici bir durumdur. İlk aşama (0) normal bir eklemi temsil eder. Aşama 4, şiddetli OA’yı temsil eder. OA olan herkes 4. aşamaya kadar ilerlemeyecektir. Durum genellikle bu aşamaya ulaşmadan çok önce stabilize olur.

Şiddetli OA’sı olan kişilerde bir veya daha fazla eklemde kapsamlı veya tam kıkırdak kaybı vardır. Bununla ilişkili kemik üzerindeki kemik sürtünmesi, aşağıdaki gibi ciddi semptomlara neden olabilir:

  • Artan şişme ve iltihaplanma. Eklem içindeki sinovyal sıvı miktarı artabilir. Normalde, bu sıvı hareket sırasında sürtünmeyi azaltmaya yardımcı olur. Bununla birlikte, daha büyük miktarlarda eklem şişmesine neden olabilir. Kırık kıkırdak parçaları da eklem sıvısı içinde yüzerek ağrıyı ve şişmeyi artırabilir.
  • Artan ağrı. Aktiviteler sırasında ağrı hissedebilirsiniz, aynı zamanda dinlenirken de ağrı hissedebilirsiniz. Gün ilerledikçe ağrı seviyenizde bir artış veya gün boyunca çok kullandıysanız eklemlerinizde daha fazla şişlik hissedebilirsiniz.
  • Azalan hareket aralığı. Eklemlerinizdeki sertlik veya ağrı nedeniyle siz de hareket edemeyebilirsiniz. Bu, eskiden kolayca gelen günlük aktivitelerin tadını çıkarmayı zorlaştırabilir.
  • Ortak istikrarsızlık. Eklemleriniz daha az stabil hale gelebilir. Örneğin, dizlerinizde şiddetli OA varsa, kilitlenme (ani hareketsizlik) yaşayabilirsiniz. Ayrıca düşme ve yaralanmaya neden olabilecek bükülme (diziniz dışarı çıktığında) yaşayabilirsiniz.
  • Diğer semptomlar. Bir eklem aşınmaya devam ettikçe kas zayıflığı, kemik çıkıntıları ve eklem deformitesi de oluşabilir.

Şiddetli OA’nın neden olduğu eklem hasarı geri döndürülemez, ancak tedavi semptomları azaltmaya yardımcı olabilir.

Osteoartrit ve romatoid artrit

OA ve romatoid artrit (RA) aynı semptomları paylaşır ancak çok farklı durumlardır. OA, dejeneratif bir durumdur, bu da zamanla ciddiyetinin arttığı anlamına gelir. RA ise bir otoimmün bozukluktur.

RA’lı insanlar, eklemlerin etrafındaki yumuşak astarı vücut için bir tehdit olarak algılayan ve o bölgeye saldırmasına neden olan bağışıklık sistemlerine sahiptir. Sinovyal sıvıyı içeren bu yumuşak astara sinovyum adı verilir. Bağışıklık sistemi saldırıya başladığında, eklem içinde sıvı birikmesi meydana gelir ve bu da sertliğe, ağrıya, şişmeye ve iltihaplanmaya neden olur.

Hangi artrit tipine sahip olduğunuzdan emin değilseniz, en iyi seçeneğiniz doktorunuzla konuşmaktır. Ancak kendi araştırmanızı da yapabilirsiniz. RA ve OA arasındaki farkları bulun.

Osteoartrit teşhisi

OA genellikle yavaş gelişen bir hastalıktır ve ağrılı veya zayıflatıcı semptomlara neden olana kadar teşhis edilmesi zor olabilir. Erken OA genellikle bir kaza veya röntgen gerektiren bir kırığa neden olan başka bir olaydan sonra teşhis edilir.

X ışınlarına ek olarak, doktorunuz OA’yı teşhis etmek için bir MRI taraması kullanabilir. Bu görüntüleme testi, kemik ve yumuşak doku görüntülerini oluşturmak için radyo dalgaları ve bir manyetik alan kullanır.

Diğer tanı testleri, RA gibi eklem ağrısına neden olan diğer durumları ekarte etmek için bir kan testi içerir. Enflamasyonun altında yatan nedenin gut mu yoksa enfeksiyon mu olduğunu belirlemek için eklem sıvısı analizi de kullanılabilir. Osteoartrit teşhisine yardımcı olmak için kullanılan diğer testlere göz atın.

Hastalık

Mevsim Geçişi Nedir? Nelere Dikkat Edilmelidir?

Mevsim geçişlerine hazırlıksız yakalanmak hastalık riskini artıran en büyük sorunlardan biridir. Hava sıcaklıklarındaki ani düşüş sonrası veya havaların ısınmaya başladığı zamanlarda vücudun savunmasız kalmaması için korunma yöntemlerinin uygulanması gerekir.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

İlkbahar ve sonbahar mevsimlerinde iyi bir sağlık için tedbiri elden bırakılmamalıdır. Bu blogda, mevsim geçişlerinde nelere dikkat edilmesi gerektiğini açıkladık ve çeşitli önerilerde bulunduk. Keyifli okumalar dileriz!

Her mevsim sonrası hava değişimine maruz kalırız. Mutlaka polenlerin oluşmasıyla birlikte hapşırık krizine girenleri veya sonbahara girerken karamsarlığa kapılanları görmüşsünüzdür. Her iki durumun oluşmasının sebebi de mevsim geçişidir. İlkbaharın gelişiyle birlikte alerjik reaksiyonlar artarken, sonbaharda solunum yolu enfeksiyonlarına karşı vücut dirençsiz kalır.

Mevsim Geçişleri Ne Zaman Olur?

Mevsim geçişlerinde karşı gerekli önlemlerin alınması gerekir. Ancak önemli olan asıl nokta mevsim geçişlerinin hangi tarihleri kapsadığını bilmektir. Peki, Kuzey Yarım Küre’de mevsim geçişleri hangi aylar?

Ülkemizde mevsim geçişlerinin olduğu tarihler aşağıda belirtildiği gibidir;

21 Mart-21 Haziran: İlkbahar Mevsimi

21 Haziran-23 Eylül: Yaz Mevsimi

23 Eylül-21 Aralık: Sonbahar Mevsimi

21 Aralık-21 Mart: Kış Mevsimi

Mevsim Geçişlerinde Oluşan Rahatsızlıklar

Mevsim geçişi belirtileri ve rahatsızlıklarının neler olduğunu merak ediyorsanız, bu bölüm tam size göre!

Mevsim geçişleri bir çok rahatsızlığı beraberinde getirebilmektedir. İnsanlar genel olarak yorgunluk hissi ile karşılaşsa da alerjik reaksiyonlar da artabilmektedir. Mevsim geçişleri hastalıkları şu şekildedir;

· Eklem ağrıları.

· Baş ağrısı/Baş dönmesi.

· Sürekli uyuma isteği.

· Artan iştahsızlık.

· Hapşırık krizi.

· Mide bulantısı.

· Uyku esnasında terleme.

· Yorgunluk ve halsizlik.

Mevsim Geçişlerinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Ani hava değişimleri vücudun genel işleyişini olumsuz yönde etkileyen faktörlerden biridir. Bu esnada savunma mekanizması korumasız hale gelebilir ve hastalıklarının oluşumunun önünü açar. Tam da bu noktada dikkat etmeniz gereken önemli noktalar var.

Yazımızın devamında, mevsim geçişlerinde dikkat edilmesi gerekenleri açıkladık. Siz de hava değişimlerine karşı vücudunuzu nasıl korumanız gerektiğini merak ediyorsanız bu bölüm tam size göre!

1. Sıvı Tüketimini İhmal Etmeyin

Her ne kadar, yazın kavurucu sıcaklarında olduğu kadar kışın suyu aramasak da bu konuda yeterli hassasiyetin gösterilmesi gerekir. Çoğu uzman her bireyin günlük ortalama 8 bardak su içmesini tavsiye eder. Çünkü su, bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücudu toksinlerden arındırır. Özellikle mevsim değişikliklerinde artan sağlık sorunlarının önüne geçmek için su ve vitamin değeri yüksek sıvılar yeterli miktarda tüketilmelidir. Bunun yanı sıra kışın, bitki çaylarını da tercih edebilirsiniz.

2. Güneşli Havalar Aldatıcı Olabilir!

Pek çoğumuzun mevsim değişiklerinde ne giyeceğimizi bilemeyiz. İlkbahar ve sonbahar aylarında mutlaka tişört ve ceket giyen iki ayrı kesimle karşılaşmışsınızdır.

Mevsim geçişlerinde, sabah ve akşam saatleri arasındaki ısı farkı gözetilerek kıyafet seçimi yapılmalıdır. Bunun yanı sıra güneşli havalara aldanıp ince kıyafetlerle dışarı çıkmamalısınız. Çünkü, yanlış kıyafet seçimi, çeşitli hastalıkların önünü açmaktadır.

3. Düzenli Egzersiz Yapın

Çoğu kişi kışın egzersiz yapmak için yeterli motivasyonu bulamaz. Çünkü hava soğukken evde vakit geçirmek yürüyüş yapmaya göre çok daha cazip gelir. Bu da bizi daha hareketsiz bir yaşama sürükler. Ayrıca şunu söyleyebiliriz ki, kışın yapılan spor çok daha etkilidir. Çünkü spordan alınna verim vücut ısısıyla doğru orantılıdır. Bu nedenle kış aylarında yapılan spora karşı vücut çok daha hızlı yanıt verir.

4. D Vitamini Alın

Mevsim değiştikçe, mekanlar da değişiyor ve adapte olmak zorlaşıyor. Yaz mevsiminin aksine kışın kapalı mekanlarda daha çok vakit geçiririz. D vitaminin en iyi güneşten alınır ve mekan kapalılaştıkça alım miktarı azalır. D vitamini eksikliği, kas ve kemik sağlığını olumsuz etkiler. Bunun yanı sıra çeşitli ruh hastalıklarına yol açabilir. Kış aylarında D vitamini takviyesi almayı unutmayın.

İlginizi Çekebilir: Beyin Sağlığı İçin Tüketilmesi Gereken Besinler

5. Günde En Az 7 Saat Uyuyun

Yoğun bir günün ardından en çok uykuya ihtiyaç duyarız. Böylelikle yeni güne yenilenmiş ve canlanmış bir şekilde başlayabiliriz. Uykunun en verimli olduğu saat aralığı 22.00 il 06.00 saat aralığıdır. Mevsim geçişlerinde yorgunluk hissine kapılırız ve bu da uyku düzenini ciddi ölçüde bozabilir. Ancak, bu zaman aralığındaki olumsuzlukları ortadan kaldırabilmek için kaliteli uyku alımı son derece önemlidir.

6. Mevsime Uygun Beslenin

Mevsim geçişiyle birlikte gelen yorgunluk, iştahsızlığa da neden olmaktadır. Bu çoğu insan için bu şekildedir. Beslenme düzeni bozulur ve öğün sayısı azalır. İyi sağlık için vücudun ihtiyaç duyduğu besin ve mineraller alınmadığında bu tür sağlık sorunlarının oluşması son derece normaldir. Ancak yeterli ve dengeli hazırlanmış bir beslenme rutini ile üstesinden gelmek mümkün.

Özellikle enfeksiyonel hastalıklardan korunmak için sıvı alımı çok önemlidir. Buna ek olarak mevsime uygun sebze ve meyvelerin tüketilmesi gerekir.

Sonuç olarak;

İyi sağlık, mevsime uygun beslenmek, spor yapmak ve sağlık kontrollerinizi yaptırmaktan geçer. Sağlıklı bir yaşam tarzı için vücudunuzun ihtiyaçlarına yanıt olabilmek son derece önemlidir!

OKUMAYA DEVAM ET

Hastalık

Alzheimer’ın erken habercisi olabilir! 6 yıl önce ortaya çıkıyor

Bilim insanları fiziksel aktiviteler ve demans arasında bağlantıyı inceliyor. Yapılan araştırmalarda yürüyüşünüzdeki bu değişim erken evre vasküler demansın işaretlerinden biri olabilir.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

OKUMAYA DEVAM ET

Hastalık

Bulaşıcı hastalıkların başında geçiyor!

Cilt hastalıkları arasında en sık görülenlerden biri mantar enfeksiyonu.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

OKUMAYA DEVAM ET

Trendler