Connect with us

Sağlık

Kilo vermek için diyabet ilaçlarını kullanmanın etkileri

Nilgün Tekkeşin, kilo vermek için diyabet ilaçlarını kullanmanın etkilerini ve risklerini değerlendirdi.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi (İngilizce) Tıbbi Biyokimya Bölümünden Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, kilo vermek için diyabet ilaçlarını kullanmanın etkilerini ve risklerini değerlendirdi.

Kilo vermek için önce yaşam tarzı değişiklikleri yapılmalı!

Son zamanlarda kilo vermek için Tip 2 diyabet ilaçlarının, özellikle GLP-1 agonistlerinin (Zayıflama ilaçları) kullanımının giderek yaygınlaştığına işaret eden Prof. Dr. Tekkeşin, çeşitli diyabet ilaçlarının, yalnızca Tip 2 diyabetin tedavisine yardımcı olmakla kalmadığını, aynı zamanda hastaların kilo vermesine de yardımcı olduğunu kaydederek, “Kilo vermeye en iyi yaklaşım her zaman önce davranış ve yaşam tarzı değişiklikleri yapmaktır.” dedi.

7 saat uyku başarılı kilo kaybının anahtarı…

Uzun vadeli başarı için gerekli olan ilkeler arasında düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve yeterli uykunun yer aldığını anlatan Prof. Dr. Tekkeşin, “Her gün en az 30 dakika yürüyüş gibi orta şiddette egzersiz yapmaya çalışın. Yüksek proteinli kahvaltı yapın. Şekerli içecekleri sınırlayın. Bütün gıdalardan faydalanın. Dikkatli yiyin; yavaş ve tadını çıkartarak yiyin. Ayrıca kalori alımınızı azaltın ve yüksek yağlı, şekerli ve aşırı işlenmiş gıdalardan kaçının. Her gece 7 saat uyumayı hedefleyin. Bu başarılı kilo kaybının anahtarıdır.” dedi.

Bu ilaçlar ciddi iştah sorunu yaşayan bazı kişiler için tercih edilebilir

Sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleriyle birlikte zayıflama ilacı kullanan hastaların vücut ağırlığının ortalama yüzde 10’unu kaybederken, sadece ilaç kullanan hastalarda ise bu oranın yüzde 3-6’larda kaldığını ifade eden Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “Yaşam tarzı seçimlerinin yanı sıra diyabetli kişilerde kan şekeri düzeylerini kontrol etmek için kullanılan GLP-1 (glukagon benzeri peptit-1) agonistleri, ciddi iştah sorunu yaşayan bazı kişiler için tercih edilebilir. Hastaların GLP-1 agonistlerini almaya hak kazanması için genellikle 3 kriterden birini karşılaması gerekir. Bunlar Vücut Kitle İndeksi BMI 30 veya daha yüksekse, BMI 27 ve diğer önemli tıbbi rahatsızlıklar varsa ve BMI 25 ve Tip 2 diyabetli aşırı kilolu ise…” diye konuştu.

İğneyle alınan enjekte edilebilir zayıflama ilaçları uzun süreli kullanılır mı?

Şu anda kilo kaybı için iki GLP-1 ilacı olarak onaylanmış ürün olduğunu, her ikisi de uzun süreli kullanım için güvenilir olduklarını dile getiren Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, diyabet için onaylanmış bir başka ilacın ise kilo verme amaçlı kullanım için tam onaya sahip olmadığını hatırlattı.

Diyabet ilaçlarının, özellikle GLP-1 reseptör agonistlerinin kilo kaybını teşvik etmek için farklı mekanizmalar aracılığıyla çalıştığını kaydeden Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “GLP-1 agonistleri doğrudan kilo kaybına neden olmaz, pankreasın insülin salmasını teşvik ederek kan şekerini düşürmek, genel iştahı azaltmak ve midenin boşalmasını yavaşlatmak (daha uzun süre tok hissedilmesini sağlamak) gibi yollarla kilo kaybına neden olur. Kilo kaybı için onaylanan GLP-1 agonistleri, iğneyle alınan enjekte edilebilir ilaçlardır.” diye anlattı.

Yüksek tansiyon, kalp krizi gibi kardiyovasküler komplikasyonları önlemeye de yardımcı

Günlük ve haftalık olarak alınan iki farklı tür ilacın bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “GLP-1 agonistleri ayrıca yüksek tansiyon, kalp krizi, kalp hastalığı gibi kardiyovasküler komplikasyonları önlemeye de yardımcı olur.” dedi.

Diyabet ilaçları yan etkilere neden olur mu?

Bu ilaçların, FDA tarafından kilo vermek isteyenlerin tedavisi olarak onaylandığını kaydeden Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “GLP-1 agonistleri, idame dozuna ulaşmak ve yan etkileri en aza indirmek için zaman zaman ayarlama yapılır. Faydaları genellikle yan etkilerinden daha ağır basmakta. Yine de bazı hastalarda bu ilaçları kullanırken bazı yan etkiler görülebiliyor, ancak genellikle bunlar ilacın kesilmesini gerektirmiyor.” diye konuştu.

Bu ilaçların yaygın yan etkilerinin yorgunluk, kabızlık veya ishal, karın ağrısı ve hazımsızlık ile düşük kan şekeri olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, şöyle devam etti:

“Belirli GLP-1 ilaçları, belirli tıbbi durumların gelişme riskini artırabilir. Safra kesesi sorunları, pankreatit, böbrek hastalığı, karaciğer hastalığı, kişisel veya ailede medüller tiroid karsinomu (tiroid kanseri) öyküsü, çoklu endokrin neoplazi sendromu Tip 2 (MEN2), diyabetik retinopati (göz problemleri), yüksek kolesterol veya trigliserit seviyeleri, herhangi bir sindirim bozukluğu ve gebeler veya gebelik planlayanlar bu ilaçlardan kaçınılmalıdır.”

Kilo verme başarı oranları

GLP-1’lerin insanların kilo vermelerine yardımcı olmada ne kadar etkili olduğu konusunda da yaklaşık bir yıllık tedavi sonrasında elde edilen bulguların bir ilaçta 10 kg, diğerinde de 15 kg olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “Maalesef, diğer kilo verme ilaçlarında olduğu gibi hastalar, özellikle bir yıldan önce ilaçları bıraktıklarında verdikleri kiloların çoğunu geri alıyorlar. Ayrıca ilaçlar çok pahalı, buzdolabında saklanması gerekir ve insanların yüzde 90’ında genellikle hafif ile orta dereceli olmak üzere bazı yan etkiler görülüyor.” dedi.

Uzmanından öneriler

Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, kilo verme tedavisini düşünen ve diyabet ilaçlarını kullanmak isteyenlere, “Diyabet ilaçları herkes için uygun değildir. Seçeneklerinizi anlamak sizin ve doktorunuzun sizin için en iyi kararı vermesine yardımcı olabilir. Bu tedavi seçeneklerini merak ediyorsanız ancak Tip 2 diyabet hastası değilseniz, diyabet ilaçlarına alternatifler konusunda doktorunuza danışın. Sizin için en iyi yaklaşımın hangisi olduğunu doktorunuzla veya bir obezite tıbbı uzmanıyla konuşun. Bu ilaçları kullanırken yaygın mide bulantısı ve hazımsızlıktan daha ciddi mide, safra kesesi ve böbrek sorunlarına kadar değişen potansiyel yan etkilerle karşılaşabileceğinizi unutmayın. Bununla birlikte, kişisel veya ailesel tiroid kanseri öyküsü olan kişiler, kilo kaybı için enjekte edilebilir diyabet ilaçları kullanmamalıdır.” önerilerinde bulundu.

Sağlık

İstanbul’a yaklaşık 900 bin kişiye kanser taraması yapıldı

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı koordinesinde son 5 yılda yaklaşık 900 bin kişiye ücretsiz kanser taraması hizmeti verildi.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı koordinesinde, her ilçede İlçe Sağlık Müdürlükleri, Sağlıklı Hayat Merkezlerinde (SHM) ve Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM), 15 farklı noktada bulunan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinde (KETEM) ücretsiz meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanser taramaları hizmeti veriliyor.

Tarama sonucu şüpheli kişilerin ilçe sağlık müdürlükleri aracılığıyla randevusu alınarak Tarama Sonrası Teşhis Merkezleri’ne sevk ediliyor.

“Tanı ve tedavi süreçlerini sonuna kadar takip ediyoruz”

Halk Sağlığı Uzmanı Uzman Dr. Büşra Sandıklı, yaptığı açıklamada, Türkiye’de her yıl kutlanan Halk Sağlığı Haftası’nın bu yılki ana temasının “Sağlığını Erteleme, Harekete Geç” olarak belirlendiğini söyledi.

Bu dönemde halk sağlığının ve koruyucu sağlık hizmetlerinin önemine dikkati çekildiğini belirten Sandıklı, bu alanda çalışmalarla ilgili toplumda farkındalık oluşturmanın amaçlandığını belirtti.

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde kanserin erken teşhisi için çalışmalar yapıldığına dikkati çeken Sandıklı, “Dünya Sağlık Teşkilatının önerdiği kanser türleri olan meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanserleri için ülkemizde ulusal çaplı tarama programı yürütülmektedir. Bu kapsamda biz de İstanbul’da tüm vatandaşlarımıza ücretsiz tarama hizmeti sunuyoruz. Tarama sonucunda bir üst basamağa gitmesi gereken vatandaşlarımızı yönlendirerek tanı ve tedavi süreçlerini sonuna kadar takip ediyoruz.” dedi.

Sandıklı, tarama programlarının amacının sağlıklı bireylerin düzenli aralıklarla takip edilip, henüz hastalık belirtileri ortaya çıkmadan, erken dönemde hastalığın tespit edilerek, yaşam süresini ve kalitesini artırmak olduğunu anlattı.

“Pandemiye rağmen yaklaşık 900 bin vatandaşımızın kanser taramasını yaptık”

İstanbul’da 29 farklı noktada bulunan SHM ve tüm aile sağlığı merkezlerinde rahim ağzı ve kalın bağırsak kanserlerine yönelik taramalar, 15 farklı noktada bulunan KETEM’lerde, meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanser taramaları yapıldığına dikkati çeken Sandıklı, tarama hizmetlerinin ücretsiz verildiğini söyledi.

Sandıklı, meme kanseri tarama programı kapsamında 40-69 yaş arası kadınların 2 yılda bir mamografi çekimiyle tarandığını, gerekli durumlarda klinik meme muayenesi olması için genel cerrahi uzmanına yönlendirildiğini bildirdi.

Ayrıca her ay kadınların kendi kendine meme muayenesi yapması için danışmanlık hizmeti verildiğini vurgulayan Sandıklı, “Rahim ağzı kanseri için 30-65 yaş aralığındaki kadınlara 5 yılda bir HPV/DNA testiyle tarama programları yürütülmektedir. Kalın bağırsak kanser tarama programı kapsamında 50-70 yaş aralığındaki erkek ve kadın tüm bireylerin 2 yılda bir dışkıda gizli kan testiyle taraması yapılmaktadır. Bununla birlikte 10 yılda bir kolonoskopi yapılması için bir üst basamak sağlık kurumuna yönlendirilmesi hizmeti sunulmaktadır. İstanbul’da son 5 yılda pandemiye rağmen yaklaşık 900 bin vatandaşımızın kanser taramasını yaptık. Bu oldukça büyük bir sayı.” diye konuştu.

Uzman Dr. Sandıklı, kanser taramasının önemli olduğunu dile getirerek, Halk Sağlığı Haftası vesilesiyle sağlığı koruma, geliştirme ve sağlık için risk oluşturan faktörlerle mücadele etme bilincini toplumda oluşturabilmeyi, böylece hastalıklar meydana gelmeden evvel önlemeyi veya erken dönemde hastalıkları tespit ederek toplumun hayat standardını yükseltmeyi hedeflediklerini kaydetti.

Vatandaşların kendilerini sağlıklı hissetseler dahi mutlaka rutin olarak Aile Sağlığı Merkezleri, KETEM‘ler ve Sağlıklı Hayat Merkezlerine düzenli aralıklarla başvurmaları gerektiğine işaret eden Sandıklı, herkese rutin kontrollerini yaptırmalarını tavsiye etti.

OKUMAYA DEVAM ET

Sağlık

Bilim insanları açıkladı: 1 bardak kahve içince neden tuvaletiniz geliyor?

Sabahları güne lezzetli bir kahveyle başlamak harika bir tercih olabilir. Kahve en sık ve severek tüketilen içecekler arasında yer alıyor. Ancak dünya çapında milyonlarca insan bir bardak kahve içtikten sonra benzer bir durum yaşıyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

OKUMAYA DEVAM ET

Sağlık

Doğanın en güçlü D vitamini kaynağı! Kemiklerdeki iltihabı söküyor, ağrıyı azaltıyor

Teknolojiye olan güvenimiz, dijital çağda çalışma, iletişim kurma ve zaman geçirme şeklimizi tamamen değiştirdi. Ancak bu değişim, kemik sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilen hareketsiz yaşam tarzlarına doğru daha büyük bir eğilime de yol açtı. İskelet gücü ve genel kemik sağlığı, uzun süreli oturma, yetersiz egzersiz ve aşırı ekran süresinin neden olduğu kötü duruş kemik sağlığını olumsuz etkiliyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

OKUMAYA DEVAM ET

Trendler