Connect with us

Sağlık

İsviçre’de bulunan yöntem, asırlık çikolata üretiminde bir dönüm noktası mı olacak?

Dalından parlak ve sulu bir elmayı kopardığınızı hayal edin. Ama onu ısırmak yerine çekirdeklerini saklayıp geri kalanını atıyorsunuz. Çikolata üreticilerinin kakao meyvesiyle olan geleneksel ilişkisi böyleydi. Meyvenin çekirdeğini kullanmak ve kalanını atmak.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Ancak İsviçre’de gıda sektöründe çalışan bilim insanları, kakao meyvesinin tamamını kullanarak çikolata üretmenin bir yolunu buldular. Üstelik şeker de kullanmadan… Kim Mishra ve ekibi, Zürih’teki prestijli Federal Teknoloji Enstitüsü’nde bu çığır açıcı metodu hayata geçirdi. Bu çikolatanın üretiminde kakao meyvesinin posası, suyu ve meyve içi kullanıldı. Geleneksel üretimde neredeyse bir bal kabağı büyüklüğündeki meyve çürümeye terk ediliyordu. Yeni metodu geliştiren ekibin başı olan Kim Mishra, üretimdeki kilit unsurun, meyvenin ananasa yakın oldukça tatlı suyu olduğunu kaydediyor. Yüzde 14 şeker içeren bu meyve suyu, konsantre bir şurup oluşturmak amacıyla damıtılıyor. Ardından kakao meyvesinin posası ile birleştiriliyor ve kurutulmuş meyve içi ile karıştırılarak çok tatlı bir kakao jeli oluşturuluyor. Bu jel, çikolata yapımında kullanılan şeker ihtiyacını da ortadan kaldırdı. Mishra, geliştirdiği metodu, İsviçreli çikolata üreticilerinin tarihsel üretim yolculuğundaki buluşların sonuncusu olarak görüyor.

İsviçre’nin sömürgeci tarihinde çikolata

Ülkenin en ünlü çikolata üreticisi ailelerinden birinin kurucusu olan Rudolf Lindt, 19. yüzyılda, çikolatayı günümüzdekine yakın kıvamına, bir yanlışlık sonucu getirmeyi başardı. Lindt, karıştırma makinesini gece boyunca açık unutarak üretimde kilit bir unsur haline gelen öğütme aşamasını (conching) yanlışlıkla geliştirdi. Bu yolla sıcak kakao kütlesindeki asit oranı azaldı ve kıvamlı bir tat elde edildi. Lindt’ten yaklaşık 140 yıl sonra yeni yöntemi geliştiren Mishra, İsviçre’de sürdürülebilir kakao üretimi üzerine çalışan bir start-up olan KOA ile ortak çalışıyor. KOA’nın kurucularından Anian Schreiber, kakao meyvesinin tamamının kullanımının çikolata endüstrisindeki birçok problemin çözümü olabileceğini düşünüyor. Bu metod, İsviçre’nin sömürgecilik tarihine odaklanan Cenevre’deki bir sergide de gündeme geldi. Burada İsviçre’nin kendi sömürgeleri olmadığını hatırlatacaklar olabilir. Çikolata tarihçisi Letizia Pinoja, ülkenin paralı askerlerinin diğer ülkelerin sömürgelerini denetlediğini ve İsviçreli gemi sahiplerinin de köle taşımacılığı yaptığını anlatıyor. Pinoja, özellikle Cenevre kentinin köle ticareti ve kakao bağlantılı sömürgecilik sayesinde bir çikolata üssü haline geldiğini söylüyor.

Sıkı bir denetim

Günümüzde çikolata endüstrisi çok daha sıkı bir şekilde denetleniyor. şirketler, üretimde çocuk işçi çalıştırılmamasını sağlamak için tüm tedarik sürecini izlemekten yükümlü tutuluyor. Gelecek yıldan itibaren de Avrupa Birliği’ne ithal edilen tüm çikolatalar, ormansızlaştırma yapılmadan üretim yapıldığını garanti etmek zorunda olacak. Ancak İsviçreli çikolata üreticileri birliği Chocosuisse’in direktörü Roger Wehrli, özellikle Afrika’da çocuk işçi ve ormansızlaştırma vakalarının sürdüğünü söylüyor. Wehrli geliştirilen yeni üretim metodunun kakao meyvesinden “daha iyi fiyatlar elde etme” açısından “ilgi çekici” olduğuna dikkat çekiyor. ancak Mishra’nın laboratuvarına geri döndüğümüzde, kilit sorular hala ortada duruyor.

Şekerden vazgeçilebilir mi?

Bu yeni çikolata ne kadara mal olacak? Ve en önemlisi, şekersiz çikolatanın gerçekten nasıl bir tadı var? Benim gibi çikolata tutkunu bir muhabire sorarsanız, cevabı şaşırtıcı derecede iyi. Ancak maliyet konusunda soru işaretleri var. Çünkü şeker endüstrisi, şirketlerin büyüklüğü ve alınan cömert sübvansiyonlar nedeniyle küresel bir güç olmayı sürdürüyor. Kim Mishra, “Gıdadaki en ucuz bileşen, sübvanse edilmeye devam ettiği sürece her zaman şeker olacaktır” diye bu durumu açıklıyor: “Bir ton şeker için 500 ABD Doları veya daha az ödersiniz. Kakao posası ve suyu daha pahalı, bu nedenle yeni çikolata şimdilik daha pahalı olacaktır” Buna karşın Hawaii’den Guatemala’ya ve Gana’ya kadar kakao yetiştirilen ülkelerdeki çikolata üreticileri, yeni yöntem hakkında bilgi almak için Mishra ile iletişime geçti. İsviçre’de, Lindt de dahil olmak üzere bazı büyük üreticiler kakao meyvesi ve çekirdekleri bir arada kullanmayı deniyor. Ancak şimdiye kadar hiçbiri şekeri tamamen ortadan kaldırma noktasına gelmedi. Mishra cesur üreticiler bulunmasıyla “Sistemi altüst edebiliriz” diyor. Belki de bu cesur üreticiler, her yıl 200 bin ton çikolatanın üretildiği ve çikolata endüstrisinin büyüklüğünün 2 milyar dolar olduğu İsviçre’den çıkacaktır.

Sağlık

İstanbul’a yaklaşık 900 bin kişiye kanser taraması yapıldı

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı koordinesinde son 5 yılda yaklaşık 900 bin kişiye ücretsiz kanser taraması hizmeti verildi.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı koordinesinde, her ilçede İlçe Sağlık Müdürlükleri, Sağlıklı Hayat Merkezlerinde (SHM) ve Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM), 15 farklı noktada bulunan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinde (KETEM) ücretsiz meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanser taramaları hizmeti veriliyor.

Tarama sonucu şüpheli kişilerin ilçe sağlık müdürlükleri aracılığıyla randevusu alınarak Tarama Sonrası Teşhis Merkezleri’ne sevk ediliyor.

“Tanı ve tedavi süreçlerini sonuna kadar takip ediyoruz”

Halk Sağlığı Uzmanı Uzman Dr. Büşra Sandıklı, yaptığı açıklamada, Türkiye’de her yıl kutlanan Halk Sağlığı Haftası’nın bu yılki ana temasının “Sağlığını Erteleme, Harekete Geç” olarak belirlendiğini söyledi.

Bu dönemde halk sağlığının ve koruyucu sağlık hizmetlerinin önemine dikkati çekildiğini belirten Sandıklı, bu alanda çalışmalarla ilgili toplumda farkındalık oluşturmanın amaçlandığını belirtti.

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde kanserin erken teşhisi için çalışmalar yapıldığına dikkati çeken Sandıklı, “Dünya Sağlık Teşkilatının önerdiği kanser türleri olan meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanserleri için ülkemizde ulusal çaplı tarama programı yürütülmektedir. Bu kapsamda biz de İstanbul’da tüm vatandaşlarımıza ücretsiz tarama hizmeti sunuyoruz. Tarama sonucunda bir üst basamağa gitmesi gereken vatandaşlarımızı yönlendirerek tanı ve tedavi süreçlerini sonuna kadar takip ediyoruz.” dedi.

Sandıklı, tarama programlarının amacının sağlıklı bireylerin düzenli aralıklarla takip edilip, henüz hastalık belirtileri ortaya çıkmadan, erken dönemde hastalığın tespit edilerek, yaşam süresini ve kalitesini artırmak olduğunu anlattı.

“Pandemiye rağmen yaklaşık 900 bin vatandaşımızın kanser taramasını yaptık”

İstanbul’da 29 farklı noktada bulunan SHM ve tüm aile sağlığı merkezlerinde rahim ağzı ve kalın bağırsak kanserlerine yönelik taramalar, 15 farklı noktada bulunan KETEM’lerde, meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanser taramaları yapıldığına dikkati çeken Sandıklı, tarama hizmetlerinin ücretsiz verildiğini söyledi.

Sandıklı, meme kanseri tarama programı kapsamında 40-69 yaş arası kadınların 2 yılda bir mamografi çekimiyle tarandığını, gerekli durumlarda klinik meme muayenesi olması için genel cerrahi uzmanına yönlendirildiğini bildirdi.

Ayrıca her ay kadınların kendi kendine meme muayenesi yapması için danışmanlık hizmeti verildiğini vurgulayan Sandıklı, “Rahim ağzı kanseri için 30-65 yaş aralığındaki kadınlara 5 yılda bir HPV/DNA testiyle tarama programları yürütülmektedir. Kalın bağırsak kanser tarama programı kapsamında 50-70 yaş aralığındaki erkek ve kadın tüm bireylerin 2 yılda bir dışkıda gizli kan testiyle taraması yapılmaktadır. Bununla birlikte 10 yılda bir kolonoskopi yapılması için bir üst basamak sağlık kurumuna yönlendirilmesi hizmeti sunulmaktadır. İstanbul’da son 5 yılda pandemiye rağmen yaklaşık 900 bin vatandaşımızın kanser taramasını yaptık. Bu oldukça büyük bir sayı.” diye konuştu.

Uzman Dr. Sandıklı, kanser taramasının önemli olduğunu dile getirerek, Halk Sağlığı Haftası vesilesiyle sağlığı koruma, geliştirme ve sağlık için risk oluşturan faktörlerle mücadele etme bilincini toplumda oluşturabilmeyi, böylece hastalıklar meydana gelmeden evvel önlemeyi veya erken dönemde hastalıkları tespit ederek toplumun hayat standardını yükseltmeyi hedeflediklerini kaydetti.

Vatandaşların kendilerini sağlıklı hissetseler dahi mutlaka rutin olarak Aile Sağlığı Merkezleri, KETEM‘ler ve Sağlıklı Hayat Merkezlerine düzenli aralıklarla başvurmaları gerektiğine işaret eden Sandıklı, herkese rutin kontrollerini yaptırmalarını tavsiye etti.

OKUMAYA DEVAM ET

Sağlık

Bilim insanları açıkladı: 1 bardak kahve içince neden tuvaletiniz geliyor?

Sabahları güne lezzetli bir kahveyle başlamak harika bir tercih olabilir. Kahve en sık ve severek tüketilen içecekler arasında yer alıyor. Ancak dünya çapında milyonlarca insan bir bardak kahve içtikten sonra benzer bir durum yaşıyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

OKUMAYA DEVAM ET

Sağlık

Doğanın en güçlü D vitamini kaynağı! Kemiklerdeki iltihabı söküyor, ağrıyı azaltıyor

Teknolojiye olan güvenimiz, dijital çağda çalışma, iletişim kurma ve zaman geçirme şeklimizi tamamen değiştirdi. Ancak bu değişim, kemik sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilen hareketsiz yaşam tarzlarına doğru daha büyük bir eğilime de yol açtı. İskelet gücü ve genel kemik sağlığı, uzun süreli oturma, yetersiz egzersiz ve aşırı ekran süresinin neden olduğu kötü duruş kemik sağlığını olumsuz etkiliyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

OKUMAYA DEVAM ET

Trendler