Connect with us

Haber

İstanbul’da sağlık sistemi olası bulaşıcı hastalıklara hazırlıklı

İstanbul İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Abdullah Emre Güner, herhangi bir durumda kentteki sağlık sisteminin bulaşıcı hastalıklarla mücadele edecek kuvvetle olduğunu belirterek, “İstanbul’da şu anda maymun çiçeği vakamız yok. Bu dönemde dezenformasyonların önüne geçeceğimiz tek husus, resmi açıklamaların takip edilmesi” dedi.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

istanbul İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Abdullah Emre Güner, İstanbul’un dünyanın sağlık başkenti olduğunu, şehri daha iyi noktalara taşımak için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.

Türkiye‘de Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile sağlık alanında büyük atılım yapıldığını belirten Güner, İstanbul’da da bu atılımın gözle görüldüğünü anlattı.

Güner, Türkiye’de dünyadaki en iyi sağlık hizmetinin verildiğini vurgulayarak, “İstanbul’da yüksek akademik hizmet sunuyoruz. İlk amacımız, İstanbul ve tüm Türkiye’de insanlarımızın sağlığını korumak” ifadelerini kullandı.

Her vatandaşın bir aile hekimi bulunduğunu dile getiren Güner, “Aile hekimi aslında ailemizin bir ferdi, ailenizin sağlık danışmanı. İkinci, üçüncü basamaktan alacağınız hizmetin rehberliğini yapan, ondan ziyade sağlığın geliştirilmesi dediğimiz sağlığın korunması, sağlıklı yaşam kültürüyle ilgili bilgiyi veren noktada. En önemli yapmamız gereken şey, vatandaş ile aile hekimi arasındaki gücü artırmak, bağı güçlendirmek” diye konuştu.

Koruyucu sağlık hizmetleri konusunda bilgilendirmenin daha da artırılması gerektiğinin altını çizen Güner, şöyle devam etti:

“Çünkü aile hekimliğinde vatandaş, aile hekiminden alabileceği hizmetlerinin çoğundan bihaber. Aile hekimleri, kanser taramaları, çocuk izlemleri, aşılama hizmetleri gibi farklı şeyleri takip ediyor. Örneğin kanser taramasında riskli çıktığınızda sizin İstanbul’da ikinci, üçüncü basamaklı alacağınız randevuyu Sağlık Müdürlüğü olarak biz alıyoruz aile hekimliği vasıtasıyla. Onun ilerleyen tetkiklerinde hizmetleri MHRS’den bağımsız şekilde yürütüyoruz. Aile hekimliğinde vatandaşların faydalanabildiği çok hizmet var. Tahlil açısından 46 parametrede aile hekiminde hizmet veriyoruz.”

Dünyada yakın zamanda salgın dönemi yaşandığını hatırlatan Güner, Türkiye’nin bu dönemde, salgına hazır olduğunu daha önceki yıllardaki tecrübeleriyle dünyaya gösterdiğini kaydetti.

Dünyanın büyük şehirlerinde salgın döneminde sıkıntılarının yaşandığını anımsatan Güner, İstanbul’da ise sağlık hizmetlerinin başarıyla verildiğini anlattı.

“Herhangi bir salgın beklentimiz yok”

Güner, maymun çiçeği virüsüyle ilgili vatandaşların hassasiyeti, tedirginliği olduğunu, yaşanan salgın döneminde evlerden bir süre çıkılamadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“İstanbul’da şu anda maymun çiçeği vakamız yok. Bu dönemde dezenformasyonların önüne geçeceğimiz tek husus, resmi açıklamaların takip edilmesi. Maymun çiçeği ile COVID-19 arasında çok büyük fark var. Birisi uzun süreli temastan bulaşan bir hastalık, COVID-19 ise solunum yoluyla bulaşan bir hastalık. Ondan dolayı bulaştırma katsayısı düşük bir hastalık. Vatandaşlarımız müsterih olsun, herhangi bir durumda bizim her türlü noktada sağlık sistemimiz bulaşıcı hastalıklarla mücadele edecek kuvvette.”

Batı Nil virüsünün hayvan yoluyla buluşan bir hastalık olduğuna işaret eden Güner, “Bununla beraber isimlerini sayamayacağımız bulaşıcı hastalıklar var. Bunların hepsini takip etmek yönünde bilinçlenmeniz gerekiyor. Çünkü bilmediğimizden korkmamız normal. Herhangi bir hususta tedirgin olmadan, Bakanlığımızın bilgilendirme sayfaları, bilgilendirme rehberleri takip edilmeli. Bakanlığımız sıkıntılı bir durum olduğunda bilgilendirme yapıyor. Şu anda herhangi bir sıkıntı yok, herhangi bir pandemiyle ilgili bir salgın beklentimiz yok.” dedi.

“İstanbul’da tek riskli sağlık tesisi kalmayana kadar yenilemeye devam edeceğiz”

Depremin Türkiye’nin gerçeği olduğunu vurgulayan Güner, Silivri’de yaşanan depremin ardından o dönemde İl Sağlık Müdürü olan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu tarafından İstanbul’da geniş kapsamlı çalışma başlatıldığını söyledi.

Güner, İstanbul’da depreme karşı birçok hastanenin yenilendiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

“İstanbul Valimizin koordinasyonunda, Sağlık Bakanlığımızın yatırımlarıyla 18 hastane açıldı son 8 sene içerisinde. Yeni açılan hastanelerin çoğu izolatörlü, depremden etkilenmeyen temel yapıları olan hastaneler. İstanbul’da tek bir riskli sağlık tesisi kalmayana kadar tesisleri yenilemeye devam edeceğiz. Yeni planlarımız var, kısa zamanda Haydarpaşa Numune, Siyami Ersek ve Fatih Sultan Mehmet hastanelerinde yeni projeleri hayata geçireceğiz. Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi olsun Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi olsun, yerinde, depreme dayanıklı şekilde yeniden inşaları planlanmış durumda.”

“En iyi randevuyu aile hekimi alır”

Türkiye’de bir kişinin yılda ortalama 12 kez hastaneye veya aile hekimliğine başvurduğunu belirten Güner, dünyada bu ortalamanın 6 olduğunu ifade etti.

Güner, Türkiye’de bir hastanın istediği bölümden, istediği yerden randevu alabildiğini aktararak, “Vatandaşımıza burada tavsiyemiz, en iyi randevuyu aile hekimi alır. Aile hekimliğine başvurursa, aile hekimliği o kişi için ihtiyacı olan en doğru randevuyu belirler. Aslında ilk başvurumuzu aile hekimine yapıp, aile hekimimize sormamız lazım. Çünkü o bizim sağlık danışmanımız, ailemizin sağlık avukatı. Ona sormalıyız hangi hastaneye, kime gitmemiz lazım, randevuyu nereden almamız lazım diye” dedi.

Sağlıkta şiddete sıfır toleransla yaklaştıklarını, bu konuya çok önem verdiklerini vurgulayan Güner, “Vatandaşımız her ne durumda olursa olsun, ona şifa veren ele el kaldırmaması gerekiyor. Bu konuda Adalet Bakanlığı’nın, Sağlık Bakanlığı’nın uygulamaları ve mevzuat düzenlemeleri oldu. İstanbul’da herhangi bir sağlık çalışanı şiddete uğradığında, şiddete maruz kaldığında Sağlık Müdürlüğü olarak her türlü hukuki destek olsun sosyal destek olsun, sağlık personelinin yanındayız. Sağlık çalışanları ilk başta vatandaşımıza emanettir. Vatandaşımızın sağlıkta şiddete karşı çıkması gerekiyor” diye konuştu.

Güner, İstanbul’un sağlık turizminde cazibe noktası olduğunu, sunulan hizmetin tüm dünyada takdir gördüğünü sözlerine ekledi.

Haber

YouTube, Avrupalı gençlerin fitness videolarına erişimini sınırlayacak

Video yayın platformu, belirli türdeki videolara tekrar tekrar maruz kalmanın gençlerin özgüvenine ve beden imajına zarar verebileceğini belirtiyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

YouTube, “belirli vücut tiplerini idealize eden” bazı sağlık ve fitness videolarına yapılan yönlendirmelerin sınırlandırılacağını açıkladı.

Gençler için en popüler sosyal medya uygulamaları arasında yer alan YouTube, izleyicinin daha önce izlediklerine benzer videolar öneriyor ve kullanıcıyı, izlenmekte olan video bittikten sonra yeni videolara yönlendiriyor.

Bu da insanların geri bildirim döngülerine girebileceği, arka arkaya birçok benzer video izleyebileceği ve zaman zaman daha aşırılaşan içeriklere yönelebileceği anlamına geliyor.

YouTube bu kısıtlamaları ilk olarak geçen yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) uygulamaya koydu. Platform şimdi de gençlik ve aile danışma komitesinin rehberliğinde Avrupa ve dünya çapında bu uygulamasını genişletiyor.

YouTube Health’in başında bulunan Dr. Garth Graham ve YouTube Youth’un(YouTubeGençlik) ürün yönetimi direktörü James Beser, yaptığı açıklamada, yeni kuralla birlikte gençlerin “kendileri hakkında olumsuz fikirler” oluşturmasının önüne geçmek istediklerini belirtti.

YouTube gençler için hangi videoları kısıtlayacak?

YouTube artık aşağıdaki niteliklere sahip videoların tekrarlanan önerilerini sınırlayacağını açıkladı:

  • Belirli fitness seviyelerini veya kilo gruplarını idealize eden
  • Belirli fiziksel özelliklerin karşılaştırıldığı ve idealize edildiği
  • Sosyal agresiflik, endişe veya kavga içeren

Graham ve Beser, bu tür içeriklerin “tek bir video olarak zararsız olabileceğini, ancak tekrar tekrar izlendiğinde bazı gençler için sorun yaratabileceğini” söyledi.

Sosyal medya beden imajını nasıl etkiliyor?

Geçen yıl yayınlanan ve 17 ülkeden 50 araştırmayı kapsayan bir incelemeye göre, sosyal medya kötü beden imajına, yeme bozukluklarına ve ruh sağlığı sorunlarına yol açabiliyor.

Bunun nedeni ise insanların kendilerini internette gördükleri diğer kişilerle kıyaslama, ideal vücut tipi olarak ince veya fit bir vücut standardını içselleştirme ve kendini nesneleştirme eğiliminde olmaları olarak görülüyor.

Tabi ki bu herkesin eşit şekilde etkilendiği anlamına gelmiyor.

Kadınlar ve kız çocukları, aşırı kilolular ve zaten zayıf beden imajına sahip olanlar sosyal medyadan en çok etkilenenler olurken, bedenleri hakkında iyi hisseden ve sosyal medya okuryazarlığı yüksek olan kişiler daha az etkileniyor. Bu araştırmacıların “kendi kendini sürdüren risk döngüsü” olarak adlandırdığı bir dinamik olarak biliniyor.

2021 tarihli bir çalışma “Fitspiration” topluluğu olarak adlandırılan fitness YouTuber’larının sağlıksız davranışları teşvik ettiğini ve izleyicilerin yorumlarda bu sağlıksız uygulamaları pekiştirdiğini ortaya koydu.

YouTube hali hazırda gençlerin yeme bozuklukları ve fiziksel kaygılar içeren bazı içeriklere erişimini kısıtlıyor.

Yeni politikası ile YouTube, intihar, kendine zarar verme ve yeme bozuklukları ile ilgili arama yapan kişileri kriz yardım hatlarına da yönlendirebilecek.

Şirket ayrıca güncellemeyi hazırlamak için Almanya ve Fransa’daki kuruluşlarla birlikte çalıştığını bildirdi.

Düzenleyiciler sorunla alakalı neler yapıyor?

YouTube ve diğer sosyal medya siteleri gençlerin ruh sağlığı ve refahı üzerindeki etkileri nedeniyle eleştiri oklarının hedefi oldu. Bazı hükümetler ise bu konuda önlem almakla tehdit etti.

Örneğin İngiltere’de iletişim regülatörü Ofcom, Mayıs ayında teknoloji şirketlerine algoritmalarının “kendine zarar verme” ve “yeme bozukluklarıyla” ilgili içerikler de dahil olmak üzere “çocuklara zararlı içerik önermesini” engellemek için adım atma talebinde bulundu.

Avrupa Birliği’nin 2022 yılında kabul edilen Dijital Hizmetler Yasası da teknoloji devlerini çocukların “sağlıklarına, fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimlerine” zarar verebilecek içeriklere erişimlerini sınırlamaya çağırıyor.

OKUMAYA DEVAM ET

Haber

Erken hasat edildi! Sütle karıştırınca öksürüğü kesiyor

Konya’nın Bozkır ilçesinde Toros Dağlarının zirvelerindeki arılıklarda bulunan kovanlara ayı dadanınca ballar erken hasat edildi. Sağlık açısından pek çok fayda sağlayan bal, tadıyla da severek tüketiliyor.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

OKUMAYA DEVAM ET

Haber

7 Eylül DMD Hastalığı Farkındalık Günü

Toplumsal farkındalık DMD hastalarının yaşamını kolaylaştırır

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

DMD Nedir?

Duchenne Musküler Distrofi (DMD), ilerleyici kas yıkımına neden olan ve yaşamı tehdit eden genetik bir hastalıktır. Denge sorunları, kaslarda zayıflık ve yürüme güçlüğü gibi belirtilerle görülen DMD hastalığı, 3 yaşından başlayarak erkek çocukları üzerinde etkili olur. Genellikle 10’lu yaşlarda yürüme yetisini kaybeden hastaların kollarındaki güçsüzlük artarak devam eder ve kalp ve solunum kaslarının tutulumu ve hızlı kas kaybı gibi ciddi sonuçlar doğurur. DMD hastalığının tedavisi bulunmasa da bazı yöntemlerle semptomları yönetilerek yaşam kalitesi arttırılabilir. 

DMD Aileleri Derneği’nin çalışmaları

DMD Aileler Derneği çocukların yaşam kalitesini artırmak, yaşam koşullarını iyileştirmek, toplumda farkındalık yaratarak sağlık, eğitim ve kamusal alanlarda karşılaştığı sorunları en aza indirmek için etkili ve güvenilir tedavilere erişimlerini sağlamak amacıyla kurulmuştur. DMD Aileleri Derneği, tüm dünyanın dikkatini DMD’li hastaların yaşadığı sorunlara ve çözüm yollarına çekebilmek için 7 Eylül “Dünya DUCHENNE FARKINDALIK GÜNÜ” kapsamında farkındalık yaratmayı amaçlıyor.

Mamak Belediyesi, DMD Hastası Ailelerin Sesini Sosyal Medyada Yükseltiyor

Mamak Belediyesi, Duchenne Kas Distrofisi (DMD) hastalığıyla mücadele eden ailelerin sesini duyurmak için sosyal medya kanallarını aktif bir şekilde kullanıyor. Belediyenin paylaşımlarıyla, hastalığın toplumda daha fazla tanınması ve destek bulması hedefleniyor. Sosyal medya platformlarında düzenlenen paylaşımlar, bilbord reklamları ve bilgilendirici içerikler aracılığıyla, DMD hastası ailelerin yaşadığı zorluklar ve ihtiyaçlar geniş kitlelere ulaştırılıyor. Bu sayede, hem hastalık hakkında bilgi sahibi olunması sağlanıyor hem de toplumsal destek ve empati artırılıyor. Mamak Belediyesi’nin bu önemli adımı, DMD Aileler Derneği’nin sesini daha etkili bir şekilde duyurmasına olanak tanırken, hastalığın tedavi ve destek süreçlerinde toplumun duyarlılığını artırmayı amaçlıyor. Belediyenin sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar, DMD hastası ailelere moral ve destek oluyor.

OKUMAYA DEVAM ET

Trendler