Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yaptırılan kapsamlı bir incelemede, cep telefonu kullanımı beyin kanseri riskini artırmadığı görüldü.
Cep telefonları, tıbbi röntgen ışınlarında ve Güneş’te bulunan iyonlaştırıcı radyasyonun aksine, DNA’ya zarar vermeyecek kadar düşük frekans ve enerji seviyelerinde iyonlaştırıcı olmayan radyasyon yayıyor.
Yirmi yılı aşkın bir süredir yayınlanan 63 çalışmayı içeren ve Environmental International dergisinde yayınlanan meta-analize göre, cep telefonlarının ve radyo, televizyon gibi benzer radyo frekanslarını kullanan diğer kablosuz teknolojilerin popülaritesindeki artışa rağmen, üç tür beyin kanseri, lösemi ya da hipofiz veya tükürük bezi kanserlerinin görülme sıklığında benzer bir artış olmadığı saptandı.
Çalışmanın yazarlarından ve Yeni Zelanda’daki Auckland Üniversitesi’nde kanser epidemiyolojisi fahri profesörü olan Mark Elwood yaptığı açıklamada, “Ana konu olan cep telefonu beyin kanseri ilişkisinde, 10 yıldan fazla maruz kalma ve maksimum arama süresi veya arama sayısı kategorilerinde bile artmış bir risk bulamadık” dedi.
Yeni bulgular, cep telefonlarını sık kullanan kişilerin, seyrek kullananlara kıyasla daha yüksek beyin kanseri riski altında olmadıklarını ortaya koyan bir başka çalışmanın hemen ardından geldi.
Analiz; İsveç, İngiltere, Danimarka, Hollanda ve Finlandiya‘dan yaklaşık 250.000 kişinin ortalama yedi yıl boyunca incelenmesiyle hazırlandı.
Bu analizlerin sonuçları birlikte ele alındığında, insanların büyük çoğunluğu için telefonların beyin kanseri riskine katkıda bulunmadığı fikrine bilimsel bir ağırlık kazandırıyor.
Danimarka Kanser Enstitüsü’nde kıdemli bir araştırmacı olan Aslak Harbo Poulsen Euronews Health’e verdiği demeçte, “Bu gerçekten gördüklerimizi pekiştiriyor” dedi.
Cep telefonları ile tümörler arasında ilişki yok
Danimarka’da yaklaşık 358.000 cep telefonu abonesini kapsayan bir araştırma da meta-analize dahil edildi, ancak yeni çalışmada yer almadı.
Danimarka Kanser Enstitüsü’nde Poulsen, “Genel popülasyonda cep telefonu kullanımı ile bu tümörlerin görülme riski arasında güçlü bir korelasyon yok gibi görünüyor” dedi.
Harbo Poulsen asıl sorunun, örneğin çok ağır veya uzun süreli cep telefonu kullanıcılarının bir kısmı üzerinde bir etki olup olamayacağı olduğunu, ancak bunun yine de “son derece nadir” olacağını söyledi. Genel popülasyonda cep telefonu kullanımı ile bu tümörlerin riski arasında güçlü bir korelasyon görülmüyor
DSÖ 2011 yılında cep telefonlarının “insanlar için muhtemelen kanserojen” olduğu konusunda uyarıda bulunmuştu. Bu alanda çalışan araştırma grubu o zamandan beri cep telefonu ile kanser arasında potansiyel bağlantılar üzerine büyük ölçekli çalışmalar yürütüyor.
Harbo Poulsen, telefonlara bağlı potansiyel sağlık riskleri üzerine yapılan araştırmalarda, herhangi bir ilişkinin radyasyondan mı, gece ışığa maruz kalmaktan mı yoksa başka bir nedenden mi kaynaklandığının genellikle belirsiz olduğunu söyledi.
Özellikle, yeni çalışmanın kırılma noktası, eski nesillere göre daha yüksek bir frekans spektrumunda çalışan 5G ağlarının hala nispeten yeni olduğu 2022 yılında idi.
Çalışma yazarları insanların endişelenmemesi gerektiğini söyledi.
Elwood, “Henüz 5G ağlarıyla ilgili önemli bir çalışma yok, ancak benzer yüksek frekanslara sahip radar çalışmaları var; bunlar ise artan bir risk göstermiyor” dedi.