Connect with us

Güzellik & Bakım

Diş Eti Kanaması Kalıcı Bir Sorun Değil

Diş etinde kanama olan kişilerin daha çok sıkıntıya sebep olduğunu düşünerek fırçalamayı bıraktığını ifade eden Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, “Tam tersine kanamaların yoğunlaştığı dönemlerde fırçalamanın da arttırılması gerekir.” dedi.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Hormonal değişimlerin diş eti kanamalarını önemli ölçüde etkilediğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, bazı kişilerin de genetik yatkınlığı bulunduğunu söyledi ve fırçalamanın yanında ekstra yöntemlerle desteklenerek düzenli bakım yapıldığında diş etindeki problemlerin geçici olduğuna vurgu yaptı. Üsküdar Diş Hastanesi Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, sıklıkla karşılaşılan diş eti kanamaları hakkında bilgi verdi ve önleme yöntemlerini anlattı.Geçmeyen diş eti iltihabı yoktur!

Geçmeyen diş eti iltihabı diye bir şey olmadığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, “Tam etkili olarak temizlenemeyen bir ağız ortamı vardır. O zaman diş eti problemleri devam eder.” dedi.

Genellikle hastaların ‘diş etlerim çok kanıyor, ne kadar fırçalasam da bu kanamasını geçiremiyorum’ şeklinde şikayetle geldiklerini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, “Maalesef kanama arttıkça daha çok sıkıntıya sebep olduğunu düşünüp fırçalamayı bırakırlar. Aslında tam tersine kanamaların yoğunlaştığı dönemlerde fırçalamanın da arttırılması gerekir.” uyarısında bulundu.

Hormonal değişimler diş eti problemlerini etkiliyor…

Diş eti kanamalarının çeşitli sebeplerle görülebileceğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, bu sebeplerin başında hormonal değişimler geldiğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Özellikle kadınlarda sıkça hormonal değişimler olur. Ömürleri boyunca menstrual seclus sebebiyle hormonlar sürekli değişim içerisindedir. Bunun yanında hamilelik ve menopoz dönemlerinde de hormonlar değişir. Ergenlik dönemindeki gençlerde de aynı şekilde hormonlar değişim dönemindedir ya da stresli zamanlardan geçen erkeklerde aynı şey söz konusudur. Bu hormonal değişimler ağızdaki bakterilere verilen yanıtı değiştirir. Çünkü bağışıklık sistemini değiştirir.

Hormonal bu yanıt, genelde sıkıntıya sebep olacak bir durumla sonuçlanır ve diş etindeki iltahaplar, kanamalar artar. Bu tür zamanlarda ağız bakımını biraz daha iyileştirmek gerekir. Daha iyi fırçalama, daha etkili ve uzun süreli fırçalama gereklidir ya da diş ipi, arayüz fırçası, ağız duşu kullanımı gibi ekstra yöntemlere başvurulmalı.”

“Düzenli bakım yapılırsa diş etindeki problemler geçicidir” 

Hormonal etkinin dönemsel olduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, bazı insanların da diş eti problemine daha fazla yatkınlığı olduğunu belirtti. Genetik yatkınlığı olan kişilerin ağız bakımına daha fazla özen göstermesi gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, “Bazı kişiler için sadece diş fırçalamak diş eti sağlığı için yeterli olurken bir başkası için yeterli olmaz. ‘Arkadaşım sadece dişlerini fırçalıyor hiçbir şeyi yok ama ben fırçaladığımda diş etlerim çok kanıyor’ şeklinde şikayetle gelen hastalarımız oluyor. Anlıyoruz ki bu kişi genetik olarak yatkın ve ağız bakımına daha fazla dikkat etmesi gerekiyor.” dedi.

Diş eti iltihabı durumunda ise fırçalamanın yanında diş ipi ve ağız duşu kullanılmasını, gerekliyse arayüz fırçası kullanılmasını öneren Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ekstra yöntemlere giderek ağızdaki bakterileri plak dediğimiz yapışkan yemek artıkları ve mikroorganizmalardan oluşan yapıyı tamamen ortadan kaldırmak gerekir. Düzenli bakım yapıldığı taktirde diş etindeki problemler geçecektir. Bu kalıcı bir sorun değildir, bununla yaşaması gerekmez.

Kişinin sadece üzerine biraz daha düşüp bakımını iyileştirmesi gerekir. Aynı zamanda diş eti kanamalarına neden olan, ağızda plak birikimini etkileyen çürükler, diş taşları olabilir. Bu tür sorunlar yemek artıklarının ve bakterilerin tutunmasını kolaylaştırır. Diş hekiminize giderek bunların ortadan kaldırılmasını sağlamalısınız ki rahat bir fırçalama rahat bir ağız bakımı sağlayabilesiniz. Bu şartlar sağlandığında ağızdaki kanamalar geçecektir.”

Güzellik & Bakım

Saç boyalarındaki büyük tehlike: İç organlara kadar yayılıyor

Saçın rengini değiştirmek ya da beyaz saç tellerini kapatmak için uygulanan saç boyaları sağlığınız için ciddi bir tehdit oluşturabilir. Saç boyalarının içerisinde kimyasal bileşenler bulunur. Özellikle de bazı saç boyaları yüksek oradan oksitleyiciler içerir. Bu oksitleyiciler hızlıca saç derisinden emilerek vücudunuza yayılabilir ve bazı sağlık sorunlarına yol açabilir. Hatta ölüme kadar götürebilir.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

Saç boyası, saç rengini değiştirmek veya mevcut rengini tazelemek amacıyla kullanılan kimyasal veya doğal bir üründür.

Genellikle saçın üzerine sürülerek uygulanır ve kimyasal bileşenler yardımıyla saç telindeki pigmentleri etkiler, böylece istenilen renk elde edilir. Saç boyaları çeşitli renk seçenekleri sunar ve kalıcı, yarı kalıcı veya geçici olabilir.

OKUMAYA DEVAM ET

Beslenme & Diyet

Göbek yağlarını eritmek için 1 bardak yetiyor!

Göbek yağını eritmek yaygın bir sağlık hedefidir, ancak genellikle diyet, egzersiz ve yaşam tarzı değişikliklerinin bir kombinasyonunu gerektirir.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

Elma, kivi ve ıspanağın ferahlatıcı bir karışımı kilo verme yolculuğunuzda güçlü bir müttefik olabilir. Elmalar, özellikle göbek çevresindeki iç yağları azaltmaya yardımcı olan pektin olmak üzere diyet lifi açısından zengindir.

OKUMAYA DEVAM ET

Güzellik & Bakım

Doğal yöntemlerle selülite son

Kadınların yaklaşık %90’ında, erkeklerin ise %10’unda görülen selülit, ciltte portakal kabuğu görünümüyle kendini gösterir.

Maksat Sağlık

Yayınlandı

:

Tarafından

Kadınların %90’ının karşılaştığı, küçük dimples (çukurlar) ve portakal kabuğu görünümüne sahip cilt problemi, kimi zaman en sıkı cilt bakım rutinlerini bile alt üst edebilir. Eczacı ve Homeopat Ezgi Nevçehan, selülite karşı mücadelede aromaterapi, besin takviyeleri ve fitoterapi rehberiyle önemli bilgiler verdi.

Aromaterapi ile gelen sağlık ve güzellik

Ezgi Nevçehan, selülit savaşında yalnız olmadığınızı hatırlatarak, “Aromaterapi, besin takviyeleri ve fitoterapi gibi doğal yaklaşımlar bu savaşta en büyük müttefikleriniz olabilir” dedi.  Nevçehan, selülit ile nasıl başa çıkacağının yöntemlerine değinerek, “Selülit ile başa çıkmanın aromaterapi ayağında sadece cildinizi değil, ruhunuzu da okşayacaksınız. Aromaterapinin kökeni, Antik Mısır’a kadar uzanır ve aromaterapinin mucizesine dair sayısız hikaye vardır. Örneğin, biberiye yağı ile yapılan masajın, cilt altındaki yağ dokusunu hedef aldığı ve dolaşımı artırarak toksinlerin atılmasına yardımcı olduğu bulunmuştur. 2017 yılında yapılan bir çalışmada, biberiye ve ardıç yağı karışımı ile yapılan masajın selülit görünümünü azalttığı gözlemlenmiştir” dedi. Nevçehan, kendinizi Kleopatra gibi hissederek biberiye, greyfurt ve limon yağlarıyla kendinize bir spa günü hediye edebilirsiniz. Bu yağları, taşıyıcı bir yağ ile karıştırarak selülitli bölgeye düzenli olarak masaj yapmak, harika sonuçlar elde etmenizi sağlar. Ancak, bu keyifli aromaterapi seanslarını sıcak bir banyo ile taçlandırmak, hem ruhunuzu hem de bedeninizi rahatlatacaktır” şeklinde konuştu.

Selülit mücadelesinde beslenmenin önemi

İçtiğimiz ve yediğimiz her şey cildimize yansır. Antioksidanlar, cilt sağlığının olmazsa olmazıdır. Ezgi Nevçehan, “Özellikle C vitamini ve E vitamini, cildin kolajen üretimini artırarak daha sıkı ve pürüzsüz bir cilt görünümüne katkıda bulunulacağına değinerek, Harvard Üniversitesi’nin 2015’te yaptığı bir araştırma ile de desteklediğini söyledi. Nevçehan,  “Araştırma, antioksidan açısından zengin diyetlerin selülit görünümünü azalttığını göstermiştir. Omega-3 yağ asitleri, iltihaplanmayı azaltarak ve cilt hücrelerini yenileyerek selülit görünümünü iyileştirir. Her gün bir avuç ceviz veya bir balık yağı kapsülü almak, mucizeler yaratabilir. Unutmayın, su içmek de hayati öneme sahiptir. Vücudun su dengesini korumak ve toksinlerden arınmak için günde en az 2 litre su içmeyi ihmal etmeyin. Hatta, su içmenin cilt sağlığı üzerindeki etkilerini görebilmek için bir su günlüğü tutabilirsiniz” dedi.

Bitkilerin iyileştirici gücünden faydalanın

Fitoterapi, bitkilerin iyileştirici gücünden faydalanmayı amaçlar. Ezgi Nevçehan, “Atkuyruğu, ısırgan otu ve yeşil çay gibi bitkiler, vücuttaki fazla suyun atılmasına ve cilt altında biriken toksinlerin temizlenmesine yardımcı olduğunu belirterek, 2016 yılında yapılan bir çalışmada, yeşil çayın içerdiği kateşinlerin metabolizmayı hızlandırdığı ve yağ yakımını desteklediği bulunmuştur. Selülit görünümünü azaltmada etkili olan bu bitkilerin çayını içmek veya özlerini içeren kremleri kullanmak, harikalar yaratabilir. Selülit ile savaşmanın en etkili yollarından biri de düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarıdır. Kardiyo ve direnç antrenmanları, cilt altındaki yağ dokusunu azaltarak cildin daha sıkı ve pürüzsüz görünmesini sağlar. Michigan Üniversitesi’nin 2014 yılında yaptığı bir araştırma, düzenli egzersizin selülit görünümünü belirgin bir şekilde azalttığını ortaya koymuştur. Ayrıca, stresi azaltmak ve yeterli uyku almak da cilt sağlığını olumlu yönde etkiler. Unutmayın, stresten arınmak sadece ruhunuz için değil, cildiniz için de önemlidir” dedi.

Selülit ile başa çıkmanın sabır ve kararlılık gerektiren bir süreç olduğunu vurgulayan Nevçehan, Ancak aromaterapi, besin takviyeleri ve fitoterapi gibi doğal yöntemlerle bu süreç daha keyifli ve etkili hale gelebilir” dedi.  Doğanın şifalı gücüne inanarak ve doğru adımları atarak, daha sağlıklı ve güzel bir cilde kavuşmanın mümkün olduğunu vurgulayan Ezgi Nevçehan son olarak “Unutmayın, doğa bizim en iyi dostumuzdur ve bize gereken tüm mucizeleri sunar. Kendinize iyi bakın ve doğanın mucizelerini keşfetmeye devam edin” mesajını verdi.

OKUMAYA DEVAM ET

Trendler